20 Temmuz 2017 Perşembe

NE VERİRSEN ELİNLE O DA GİDER SENİNLE


     Yorgunluğu her halinden belliydi.  Beden yorgunluğuna birde ruh yorgunluğu eklenince  iyice tükenmişti adeta. Her türlü fedakarlığı kendince yapmıştı, yardım etmek, tahammül göstermek, evinin bir köşesinde onlara yer açmak kapısını gelenlere açık tutmak, ısrarla istemese de tahammül gösteriyordu. Rabbinin rızasını sabırda arıyordu susuyor seyrediyordu olanları, testi aldıkça su dolduruluyor hesabında gelenlere olaylara sessiz seyirci olduğu sürece üzerine üzerine geliyorlardı.  Hiç rahatsızlık verdiklerini düşünmeden bencilce işliyorlardı onu kendi kaneviçelerine onun üzerinden model koyuyorlardı. 
       Enayi sessiz savunmuyor kendini bir daha bir daha geliyorlardı üstüne her defasında sessizce olanları seyrediyordu. Testinin ne zaman dolduğunu testi bilir su bilir de dolduran bilmez mi? Bilir de işine gelmez kullandırtmasın kendini ağzı yok mu savunsun kendini tepki versin.  ''Gelmeyin bu kadar üzerime,'' desin.   ''Benim de bir tahammül noktam var sabır taşı mıyım ben,'' desin. İşte bu cevapları veremiyordu. Testi susuyordu. Tepkisi yüz hatlarında gizli idi bazen birkaç kelime ile parlayıverecek gibi oluyordu ve onların yüz hatları ona ne kadar da kötüsün hiç mi hayrın yok kelimelerinin söylenmesine neden oluyordu. Oysa o her şeyi iyi insan olarak yapmamış mıydı?
         İyilik olsun diye sabretmemiş miydi? Teşekkür bekliyordu bir dayanışma bir duygu alışverişi dost görünüm bekliyordu.  Ya su ne diyordu? Testi aldıkça ne olursa ben dolarım iyi düşünceyi kötü düşünceyi ayıramazdı elbet. Kederini başına gelecekleri olayların akışını bilirdi de tepki veremezdi. Testi susunca.















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder