19 Temmuz 2017 Çarşamba

AĞLAMA SEVDAM

      Ağlama, geçmişteki takıntılarına bırak geçmişin acı yüzü ile her gün yüzleşmeyi geçmişi deşeleme ruhunu yorma, bırak. Dün dündür bu gün bu gündür de bu günü yaşa yarına Allah Kerim. Atalarımız tarih tekerrürden ibarettir  demişler. Kendini zorlama nasıl olsa değişmez olağan üstü bir şey olmaz mucize son noktadır nadirdir her zaman olmaz. Bir gün yirmi dört saat yaşa ve vazgeç düne, ağlama geçmişine sorma neden sorusunu hesaplaşma yüzleşme geçmişini bırak öyle kalsın. Değiştiremezsin . Anlatamazsın. Hiç kimseyle sorgulayamazsın. Kendi muhasebeni yap kendi hesabını kendi dünyanda ver ve bu güne dön. 
      Hayat güzeldir yaşamak çok güzel, 
Mutluluk ise bazen bir seccadenin ucunda bazen bir tesbihin başında, yârinin el uzatmasında, oğulcuğunun ''anne,'' diye seslenişinde içindeki kıpır kıpır hiç tükenmeyen varlık sevincinde.
       Sordularsa sana ''nasılsın,'' diye iyiyim de geç. Sende öylesine sor nasılsın diye zoraki bir tebessümle boş söze boş cevap arkası boş önü boş samimiyet içtenlik yok. Sosyalleşmenin sanal diyaloğu. Sen de yap inadına kıpırdat içindeki bütün sosyalleşme çabalarını ağzının bir kenarı kalbinin ta köşesi olmuyor olmuyor işte dese de bu konuşmalar yapmacık benim konuşma alanıma girmiyor desen de güya hazır pastörize süt ile yoğurt yapıyorlarmış abartıya bak. Her pazar günü pikniğe gidiyorlarmış bal gibi yalan. Bir önceki günkü yemek ertesi gün ısıtılıp yenmezmiş. Bir  yığın kendilerini farklı gösterme çabaları. Ben sizinle bir şey konuşamamam. Sizin ortamınızda bulunamam. Var mı içiniz de Allah'ın kelamından işten, aştan, bilimden, teknolojiden, güncel aktüel konulardan konuşan, haber veren katıksız yalansız var mı seni sen olduğun için menfaatsiz çıkarsız arkadaşlık kurup seninle konuşan. Sönük bir evetin ardından ayrılıyoruz sosyalleşme konusundan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder