24 Kasım 2017 Cuma

USTA İŞÇİ KIZLAR

 ACEMİ İŞÇİ KIZLAR
      Kızlar bir makinenin etrafında sırtlarındaki ağır yükü hafifletmek ve uyku sersemliğini üzerilerinden atmak için şakalar yapıp gülüşüyorlar. Ortamı hafifletmek, ortamı normal sıradan alışık oldukları işlere ve günlere dönüştürmeye çalışıyorlar. Ta uzaktakilere veya etrafındakilere takılıyorlar birbirlerine gülüyorlar ve gün içinde yaşadıklarını tekrarlıyorlar sonra yavaş yavaş sessizlik giriyor içlerine sessiz sedasız önlerindeki işlerine bakıyorlar deneyimleri otomatik el hareketleri onları ele geçiriyor.
           Bu kızlar usta kızlar işlerinde pişmişler sertleşmişler. Gerçek birer usta, onlarında tek eksik yarım kalan yanları var dışarıya gün yüzüne hasretler. Onlar da dışarı hayatı gün yüzü görmüş olsalardı o zaman da usta işçiler olamayacaklardı. O boşluk gibi bir şey dışarıya karşı olan açlık duygusu özlem meydana geldiğinde inanın onlar da ne yapacaklarını bilmiyorlar. Sonra evdekiler ekmek su istediklerinde doğalgaz elektrik faturaları dahi onların üzerine yüklendiğinde kendilerine yine kendilerinden ve önlerindeki işlerin başka hiç kimseni çare olamayacağını bunu da biliyorlar. Çalışan kızların hiç biri de bu durumu kaldırıp kaldıramayacağını bu durumdan kaçıp kurtulamayacağını kendini kaybedip kaybetmeyeceğini hem iyi usta bir işçi olup olmayacağını avantaj ve dezavantajlarını da bilmiyor. Muhtemelen bilmenin tek yolu var yaşayıp görmek.
              Usta kızlarla acemi kızlar arasındaki fark da bu, yarın hiç olmazsa bu usta kalanlar şimdikinden farklı olacaklar. Eğer ki acemi kızlarda ustalaşırsa bu bilemedikleri işi yarın biliyor olacaklar. İş karşısında kendilerinin de ne yapacaklarını da görmüş olacaklar. Aslında büyük bir fark yok. Sadece usta kızlar olacaklar. Bunu bisküvi toplamadan o sıralara saldırmadan önce de bilmiyorlardı. Bunu bilmenin tek yolu o işle karşı karşıya gelmekti.
          Acemi kızların her birinin gözünde hayali usta işçi olacakları canlanıyor ama bu hiç de öyle kolay olmayacak çünkü iş başa düşünce o bisküvi sıraları ve kendisi baş başa o an arkadaşlarında da yardım alamayacak. Kalabalıkta tek başına yapayalnız ve o an. Ama böyle de olmayacak fırın makine sıralar kızlar hep birlikte ekibin bir parçası olarak ekipmandan bir parça gibi o etrafında dönüp duran işler ve işçiler hep birlikte o işin bir parçası olacak ve o iş senin üstündeyken onlar da senin elinden tutmuş olacak. Ama şimdi şu an bunu da bilmiyor. Şu an çok heyecanlı çok kötü bir anmış gibi sıralarla baş başa kalmak. Ama şu da bir gerçek bu an bir daha tekrarlanmayacak o kız ustalığa adımını da atmış olacak.
            Bu işçilik bitmez. Usta işçi, acemi işçi bunlar birbirleriyle de bir çelişkili durum yaratmıyor. Her biri bir bakıma zaten usta neredeyse de hepsi bir bakıma bu eşikten geçmişler bu kapıya gelmişler buralara postalanmış kaderlerine yazılmış çizilmiş bir mektup gibi aslında açıp okumak gerekli her birini. Acaba ne izler bırakmış işçilik onlardan geriye diye. Kimisi bozuk giden gidişatlarına bir dur demiş. Kimisi kendini cilalamış süslemiş püslemiş parlatmış, kimisi çalım atmış hayata, kimisi de yavan ve sessiz kalmış ama hepsi de hepsi de bir şeyler söylüyor temelde. İyi ki bu fabrikalar var iyi ki çalışıyorum iyi ki çalışmışım Bazılarının da dilleriyle söylemedikleri yaptıkları iş ve eylemlerle söyledikleri şeyler. Bu iş beni hayata bağladı hayata tutunmadı hayata karşı tavır almamı sağladı. Ama bunu da çok geç söylüyor. Aslında daha önceden de düşündükleri şeyler söylemek isteyip de söyleyemedikleri belki de güç iş koşulları bunu söylemeyi unutturdu. Omuzlarındaki yük. Kıdemli usta işçilerin yıllar sonra sana bana bıraktıkları izlenimler mesajlar bunlar. Uzun zamandır birikimler suskunluklar yorgunluklar bir anda unutuluveriyor ki o dil de yıllar sonra çözülüveriyor. Sevdiklerine annene babana kardeşlerine çocuğuna zaman ayırabilmenin mutluluğu onlarla birlikte zaman geçirebilmenin açlığı sana ait olan kısa ömrün daha verimli kullanabilme üstelik bu öyle büyük bir istek ve arzu gibi kimi zaman tüm dünyayı fethetmek istermiş gibi.
         Fabrikada işçiler usta acemi gece boyunca makinelere ve fırınlara dizilmişler. Hiç birinden de çıt çıkmıyor. Çavuşları kızlara yumuşak emirler veriyor. Konuşmaları alçak perdeli ve derinden uykulu geliyor önlerinde işlere bakıyorlar sessiz. Gece gece geldik çalışıyoruz kaç kişi geldik? Makineler işçiler fırınlar ve bisküviler hep birlikte birbirimizin yüzlerine bakıp birbirimizle çarpışacağız üstelik kaç kere belli değil. Havada bulut mu var yoksa yıldızlar mı belli değil. Aklından ne geçiyor şimdi? Sabah olacak mı?
        Sabah oluyor iş bitti. Güneş yükseliyor. Saat sekiz buçuk dışarıdaki hayatın tam başladığı an fakat onlar şimdi evlerine varacaklar ve uykuya gömülecekler. Servis fabrikanın kapısına yanaşıyor her biri dürbünlü gözlerle otobüsün pencerelerine o puslu yüzlerini dayıyor o an inci gibi parlayan gözlerine uyku gelip yerleşiyor birden her şey karanlığa karışıyor nerede olduklarını, sadece minik seyir hali,

        Kızlar servislerden inip sessizlikte şehrin içine karışıp kayboluyorlar. Hayatta ben de varım bakın buradayım der gibi içten içe de bir şarkı mırıldanıyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder