15 Ağustos 2017 Salı

İKİ BİSKÜVİ ARASINDA



                                 FABRİKALI KIZLAR
             
        Şehrin tam göbeğinde zenginlerin oturdukları mahallede işçi kız heyecanlı servisin gelip gelmediğini gözetlerken sokaktan gelip geçenleri zengin evlerini ağzı açık hayranlıkla izliyor.  
         İşçi kız köyünden yeni gelmiş henüz mahalleyi tanımadan yanına iki işçi kız daha geliyor. Şıkıdım şıkıdım şen şakrak. Uzun boylu havalı ve çok da güzeller. Beyaz tülbent kızları gelin gibi yapıyor. Çok yakışıyor diyor içinden. Onlara bakmaya doyamıyor. Bakımlı parlak kızlar. Aniden kızlar onunla konuşmaya başlıyor onun da gözleri aydınlanıyor ağzı açılıveriyor.
       Sen de mi fabrikaya gidiyorsun? Acemi işçi kız şehirli sesini kullanıyor. Hemen küçük dağları da ben yarattım der gibi havalanıyor. Kızları uzun uzun süzdü nasıl olsa,’’ Evet,’’ diyor. Hangisine? Biz de o fabrikaya gidiyoruz. Dünya o kızın ve kızların çevresinde dönüyor sanki burunları havada gülüyorlar şakalaşıyorlar birbirlerinin yürümelerini taklit edip kırıta kırıta servise biniyorlar.
       Servisin içinde kapıdan girer girmez aniden bir ses ve müziğin ritmine yakalanıyorlar. İki kız rahat yan yana bir koltuğa yerleşiyorlar. İş yerine geldiklerinde güvenlik görevlisi karşılıyor  onları, işçiler arasında sevgi ve muhabbetler selamlaşmalar başlıyor. Birbirleri için çok uzun bir zaman geçmiş gibi on iki saat bile ayrı kalamayan birbirlerini özleyenler birbirlerine sarılıyor, evet bu bir arkadaşlık sıkı dostluk. Memnuniyet. 
      İçeri girin buyrun içeri girin, geri kalmayın siz de gelin.
      Çete gibiler, grup gibiler çetenin ya da grubun geri kalanı başka fabrikalara dağılmış  başka fabrikalarda çalışıyor ama dostlukları hiç bozulmamış. Yine görüşüyor birbirlerini görünce öpüşüyorlar.  
      Fabrika kültürü altında ezilmiş kız etrafına bakınıyor. Bu iş yerinin bu denli büyüyeceği ilk işe girdiğinde hiç de hayal edemediğini düşünüyor. ''Kimin aklına gelir,'' diyor.  Kendisi ortama uyum sağlıyor ortama egemen kendisinde bir eksiklik duygusu yaşayıp da tedirgin edecek bir unsur bulamıyor. Kendine güven duygusunu aşamadığı zaman ki alıştığı sigarası onun elinden tutuyor. 
      Bir sigara da siz ister misiniz?  Sonra arkadaşına sigara paketini uzatıyor. Kendisi de bir ucundan içmeye başlıyor.
    Sigaranın kokusundan rahatsız olanlar, kızlar bu mereti neden içerler? Kız şaka yollu ‘’Korkma kafayı buldurmaz,’’ diyor.
     Kadın ne diyeceğini bilemiyor. Ses çıkarmıyor kendisi de oradan uzaklaşıyor. İşletmede birbirlerine davetkar bir gülümsemeyle işin ucundan tutuyor birbirlerine el veriyor işi birlikte yürütüyor, sürütüyor.
     Fabrika ve arkadaşlık olayları akışına bıraktın mı iş kendiliğinden yürüyor. Sabah vardiya tesliminde iş bitiminde arkadaşına yarına görüşürüz diyebiliyor.
      Fabrikalı kızı usulca evine çeken kapılar örtülünce yatağına iten. Mini bir iş önlüğü bisküvi kokusu, fabrikadan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyor. Kafasını karıştıran şey giydiği önlüğü, henüz karar vermiş değil o iş önlüğü üzerinde iken bir şeyler aranıyor. Gençliği gitgide ondan uzaklaşıyor yüzü soluklaşıyor. Eski kibarlığı ve yumuşaklığı da kalmadı gittikçe sertleşiyor. Yaşam onu zorluyor o da dayatıyor bazı şeylerde ısrarcı oluyor ama işi de onun elinden tutan evine ekmek götüren.
Hoşuna gitmiyor mu?
İstemiyor musun? 
O işyeri sana çok mu itici geliyor? Bu şehir seni boğuyor mu? 
 Bir zamanlar bana da öyle olmuştu inan. 
   Ama bazı sözler vardır eskilerden kalma; ‘’Tekkeyi bekleyen çorbayı içer.’’ ‘’Sabreden derviş muradına ermiş.’’ ‘’Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik.’’ ‘’Tak tak ettik hak ettik.’’ Sen de dur bekle bu kapıda bekle. Sabret.
   Ama o durmuyor o kapıda, işten ayrılıyor.  İşi yürüyor fakat o hayat yolunda buruk bir farkla buruk bir tatla sadece sigaranın verdiği bir tatla kalakalıyor.   
   

1 yorum: