3 Ekim 2017 Salı

BİSKÜVİ KENTİNİN ÇOCUKLARIYIZ BİZ


      Karaman'ın çocuklarıyız biz yan yana sıralanır bisküvi toplarız. Babalarımız daha fazla terlemesin diye çünkü yaşam koşulları zor, ağır işler, ağır yük altında ölecek bir gün ama kızlar babalarına yardım ediyor.  Hiç sorun edilmiyor çünkü en yakınında ki evdeki kızlar da babalarına yardım ediyor evin yükünü çekiyor.  Sanki upuzun uzayacak bir yolculuk gibi görünüyor anneden kıza ondan da kendi kızına.  Ve o babanın kızı ve komşu babanın kızları hepsi birbirinin ayak izlerini takip ediyor.          Anlayamazsınız. 
        Bir kimse kendisini kullandırmaya alıştırırsa hep öyle yapar öyle sanır. Baba evinde de aynı koca evinden de aynı yeter ki yürüsün yemek masasında bir tabak yemek de benden olsun o yemek yerken evin diğer fertleri tabağına göz dikmesin. Kafasını uzatıp bakmasın. Hem Karaman'ın toprağında var çalışmak iş aş, bütün kızlarda toplanmış hepsi de servislere doluşmuş. 
    Sıralanmış kızlar birinci fırından bisküvi topluyor. Kutulara, kutular bir bir doluyor bantlanıyor, etiketleniyor, kantara yaklaşıyor paletlere alınıyor, kızlar laflayarak kutuları dolduruyor. Çünkü yapayım mı yapmayayım mı? Derdi yok öyle bir lüksü de yok, fırından sıralar aynı bildik hızda geliyor ya o kutu dolacak ya dolacak ya yarım dolacak ya tüm dolacak illaki dolacak, çünkü devamı var arkadan sıralı bisküvi geliyor. Kutu eğer yetişmezse de onun suçu değil eğer yapması gerekiyorsa çuvala bile doldurur, kazana bile doldurur, eğer yetiştirebiliyorsa döner arkadaşının sırasını da alır sıraların gitmesini de önleyebilir.  Baştan beri fabrikaya girdiğinden beri yaptığı iş elinden gelen bir iş bu işler böyle elinden geleni ardına koymamak gerek. 
        Nihayet mallar kutulara toplandı sorunsuz paletlere yerleştirildi.  İşçiler gelen sıralı malların arasında boğuluyordu az kalsın ellerinde hayır kalmadı hiç birinin, ah zavallı parmaklarım, ‘’Ne yapıyorsun?’’ Parmaklarıma yara bandı doluyorum böylece bir daha sıralı malları aldığında elleri acımayacak ellerim acıyor da demeyecek.
   Ve böylece iş yürüyecek işte o zaman geleceği görebilecek. 
 Bazı şeyleri biliyordu. Bildiğini de konuşmaksızın içinden söyledi. Anası ağlasa da söylemeyeceği bir suskunlukla çünkü herkesin bildiğini biliyor herkes de aynı yara, kime sorsan aynı inanacaklar, fakat konuşmayacaklar. Orada olup da işçilerin ellerini görüp de görmemezlikten gelenler olamaz, bu yüzden her evde işçi kızlara hürmet ediliyor çünkü aileleri de biliyor.
      Fırın duruyor fırından ne gelecek diye düşünüyor ne gelmesini istiyorsun? Dökme gelmesin. Bir kiloluk dökme bisküvi, o gelmesin, daha demeden fırından dökme finger çıkacağı söylentisi yayılıyor kutular yapılmaya başlanıyor.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder