17 Temmuz 2017 Pazartesi

KARAMSARLIK OYUNU

 ''Derdini söyle ey çoban, bu akşam biraz oyalan, yine gezersin sürülerinle dertli çoban.''
         Dert dediğimiz duygu insandan insana değişiyor. Bir zamanlar arabesk müziğin pençesinde kıvranan bir gençlik vardı. Hayatlarının bir dönemlerinde gençler bir odaya doluşuyor ellerinde bira bardağı diğer ellerinde sigara efkarlı efkarlı tüttürüyorlar ara sırada başlarını elleri arasına alıyorlar derin derin düşünüyorlardı. Sanki dünya başlarına yıkılmış sanki Karadeniz’ de gemileri batmış sanki ne olmuş büyük dert aman Allah'ım.
       Bir nesil, gençlik ayakta uyutuluyor beyinleri uyuşmuş ve de sanki dertliymiş gibi numaradan batsın bu dünya diyorlardı. Feleğin acı tokadını sanki hep onlar yiyorlardı.
      Dertler devir değiştirdi. Değişime uğradı şimdi gençliğin derdi at yarışı gibi hazırlandıkları sınavlar bir bir engelli atlama, sırıkla atlama, maraton cinsinden birbirlerini geçmek çabası ve derdi var.
    Aileler de çocuklarının psikolojilerini aşağı yukarı çözmüşler kendi gençliklerinde yaşadıkları o kısır döngüyü karamsarlık oyununu oynamalarına dertliymiş gibi kendilerini gösterme çabalarına izin vermiyorlar.
       Hayat çizelgelerinde karamsarlık, umuda dönüşmüş batan gemiler sakin denizlerde yüzer olmuş başarı olmuş. 
        Dert, ergenliğe geçiş döneminde umutsuzlukla başarısızlıkla birlikte karşımıza çıkabilir. Bu dönemde  kendine uygun bir destek alırsa genç birey dert nedir bilmez. Sorunları kendi kendine çözmesini de öğrenmelidir. Öz güven kazandırılması bazı dönemler de yalnız bırakılması, hayatta kanat çırpıp uçması ve kendi idame ettirecek yaşantıyı kurması için ona fırsat ve zaman verilmelidir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder