31 Ekim 2017 Salı

ISKARTAYA GİDEN BİSKÜVİLER

                  

                           YIRTILAN SADECE BEKİR'İN YAKASI DEĞİL

          Fabrika ekmek kapısı, ya çöpe giden bisküviler?         
         Gün ağarıyor temizlikçi kızlar ellerinde birer boş çuval süpürge ile çıktılar sahneye el arabaları da yanı başlarında. Bir günün sonunda onlar da yerlere dökülen bisküvilere bakıyor. Bisküviye saldırır gibi toplayan usta işçilerle, bisküviyi toplamaya çalışan acemi işçilerin çıkarttığı seslere en çok da yerlere dökülen bisküvilere ve yerlerden süpürülen çöpe giden bisküvilere,
        Kırık bisküviler yerlere dökülen bisküviler hiç bitmeyecekmiş gibi ‘’Yerde bisküvi var!’’ Ama işveren de çok geçerli bir hamle yaptı çalışanlarının fikrine değer verdi. Onları dinledi ve fırınların altlarına bisküviler dökülmesin diye brandalar diktirdi. Bu brandalar bıçakla keser gibi kesti resmen bisküvilerin yere dökülmesini, çöpe gitmesini önledi. Bir diğer fikir ‘’Olukları titreşimli hale getirirsek asort bisküvileri kendi kendilerine yuvalarına girecekler yerlere dökülmeyecekler’’ Patron sordu işçiler fikirlerini söyledi.
            İşverenleri yeni görüşlere fikirlere açık, araştırma ve geliştirmeye de. İşveren ekip çalışmasına büyük önem verdiği gibi kimlik arayışı içinde olan işçileri de göz ardı etmiyor. Nasıl yapılır? Nasıl soruna çözümler üretilir? Henüz kendisinin çözemediği iş hakkında bilgiler topluyor hem işini en verimli şekilde yapacak hem de o işi yapacak vasıfta işçileri bulacak. İşte liderlik budur, iş analizi hem işçisi hem kendi kârı yönünden iyi bir üretim sistemi kurmak En son teknoloji ile fabrikasını kuruyor sonuçta bunları kullanacak olanda kendi işçileri, sorunları görmek çözümler üretmek de onların görevi. Kendisine değer verilen işçi daha uzun süre çalışmak için motive olmuştur, fikrine sahip çıkılmıştır. Bunu patronun bizzat kendisi yapıyor bir sarrafın altından anlaması gibi işletme için faydalı iş gücünü buldu mu onu alıyor eğitiyor, motive ediyor ve işyerinde tutuyor. İşverenin otoriter duruşunun altında aslında işçilerine önem veren yetki veren, onların önünü açan fırsatlar sunan bir çalışma sistemi var, o kişilerle işletmeyi birbirine bağlayan gizli bir bağ en alt kademedeki işçinin dahi fikri uygulanabiliyor.   
           Her şey açık saçık görünüyor bisküviler yerlere dökülmüş ve siz de bağırıyorsunuz sesiniz ta öteki uçtan yankılanıyor düşen ne? Bisküviler. Ortada bir sorun varsa çözümde var. Düşen her bisküvi fırının altında serilen kaputun içinden çıkıyorsa dışarı düşüp ayaklar basılıp çöp olmuyorsa mavi brandadan da bir tanesi hoplayarak yere düştü usta hafifçe eğildi onu yerden aldı.
              Küçük bir değişimime gidiyordunuz hepsi bu. Yolun ve yolculuğun sonunu siz göremeyebilirsiniz ama göreni de dinlerseniz konuyu anlamış ve görmüş kadar olursunuz. Önemli olan karşınızdakini dinlemek. Büyüklenmeden dinlemek. Sonuçta en pahalı makinaları alıyor sermaye bağlıyorsunuz ve onları çalıştıracak olan onlar, işçiler. O işçiler ki sizin  görmediğiniz göremediğiniz hata ve eksiklikleri dahi görürler ve size anlatmaya başlarlar
      Bir diğer konu granül kaplamalı marshmallow hattında, granüller kovalara dolduruluyor bir iki basamak üstünden haznesine dökülüyor bu esnada titreşimden granülün hepsi tam sığınağını bulamıyor ve sıçrayarak hoplayarak yerlere dökülüyor. Acemi işçinin işe tam hakim olamamasından yerlere dökülüyor. Yazık her gün iki üç kürek çöpe gidiyor. Dökülen yere düşen, hoplayan zıplayan. Titreşimin nedeni, hem haznesini bulması hem de granüllerin marshmallowların üzerine serpiştirilmesi içindi. Granüller bol ve sürekli yağmur gibi yağdığında, oraya buraya dökülenler süpürüldüğünde, yerde tek bir tane kalmayana dek, Sonunda çalışanlardan bir tanesi dayanamamış bu olayı rapor etmiş günlük çöpe giden granülleri tartmış ve raporla üst yönetime bildirmiş. Sadece küçük bir aparatla sorun çözülmüş. Ne kadar da yırtılan kendi yakası olmasa da acımış çöpe giden mallara o gece granülün izini sürmüş ve işverenin de bunu duyunca ne kadar öfkelenebileceğini de düşünmüş. Kendisi olsa ne yapardı? Daha fazla öfkelenir, küplere binerdi.
      Bilin bakalım o işçiye ne olmuş? Bir yarım altınla da ödüllendirilmiş.
      İşçiler çalışanlar bazı hataları ve sorunları gördükleri zaman söylemiyor konuşmuyor yazık günah sadece yırtılan onun yakası değil ki senin de yakan yırtılıyor, ha onun işi ha senin işin ne fark eder? Her ikinizde aynı kaptan yemek yiyorsunuz. Aynı bisküviden evlerinize ekmek götürüyorsunuz. Bisküvi sanayisi bitse bu iş olmasa veya patron iflas edecekmiş gibi sandalyesinde oturuyor olsa bu durum seni de elbette etkileyecek. Sen de bu konuda bana ne diyemezsin kendini o iflastan veya iflasın eşiğinden uzaklaştıramazsın.
     Terazinin iki kefesi gibi bu iş olduğu sürece de öyle kalacaksınız. Oyunun kuralına göre oynayıp şah matlarınızı ona göre koyacaksınız. Sorunlar da masalarda halledilir masa altlarında değil. Sizde konuşun sorunlarınızı hemen girmeyin masanın altına hemen elinizi verin birbirinize el uzatın el verin. 

     Yüzlerce hikaye bu fabrikalarda yazıldı daha da yazılmaya devam edecek.  Küçük veya büyük bir detayla aklımızda kalan ne varsa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder