6 Ekim 2017 Cuma

KENDİ İSTEĞİYLE GİRMİŞ

      Kendi isteğiyle fabrikaya girmiş. Bu işlerin kadınları çok yıprattığını bile bile kendi istemeseydi girip de çalışmazdı. Bir de bakmışsınız ki ipin ucunu salıvermiş işi bırakıvermiş. O çok dengesizdir onun kendine göre kuralları vardır. O ne yaparsa kendi kendine yapar onu oraya getiren var mı? Yok. Kendi kendine gelmiş ama anlayacak yakında anlayacak onu çağıran olmadı nasıl olsa o da anlayacak. Kimse fırından bisküviler birbirini kovalarken ben toplamam diyemez. Koskoca fırına elektrikli makineye karşı koyamaz. 
       O kişi fırında sırasının başına vardığında sırasının aşağıya doğru döküldüğünü gördü kömüre benzeyen kararmış sıraların dizi dizi arkasından gelen başka sıra da yoktu. On metre boyunca neredeyse hiç bisküvi sırası yoktu üç dakika kadar bekledi fırının çalıştığı ve fırın ustasının fırının başına geldiğini gördü. Mal nerede? 
       ''Geliyor.'' Gelmesi iki üç dakikayı geçer.
        ''Ben tutacağım o sıraları ve kazanlara ben dolduracağım.'' Orada fırının başında kazanların dibinde duruyor. Ayak bacak el kol hareketleri bir yanlışlık yapıp da sıralarını kaçırmasın. Fırından gelen malları toplayacağına aklı yatmış çavuşu da ikna etmiş ki sıraya durmuş. Bütün bunlar istemekle ilgili, kişinin bir şeyi istemesiyle ve o kişinin basit bir hamlesi ve cesareti. 
         Bisküviler çok sıcak o üfleyerek bisküvileri kazana alıyor. ''Burada durma bisküviler bulut bulut birbirlerinin üstüne yapışacaklar biraz daha ileriden al. Bırak üzerindeki buhar uçup gitsin buharlaşsın.'' ''Bak burada bisküviler göz göz olmuş patlamış buharı buralardan uçup gitmiş, alalım mı? Bunları '' ''Hayır atla o sıraları da alma.'' Şu ateşin içinden kabara kabara gelenler onları alalım mı? Hayır hayır piske diyoruz onları da alma. O sıraları bir alıyor bir bırakıyor hepsini alsa zorlanırdı. Keçiyolu gibi sıralar hamur gibi yumuşak elinle sıkıştırsan da hemen birbirlerine yapışacak. ''O sıraları da alma geç.'' İki dakika kadar süre geçti fırından başka sıralı mal da gelmedi. Nasıl olsa fırının üstü az sonra bisküvi ile dolacak ip gibi de sıralanacak. Az sonra sıralı bisküviler edalı bir şekilde aşağı iniyor.
      Onun asıl işi şimdi, işi sıkı tutması lazım. Fırından mal geliyor. Fırın ustası da fırından malın veriliş saatini defterine yazıyor. Sıralar akıyor, ondan bundan, şundan, kimden yardım alsam? Hiç kimseden yardım alamazsın. O da bir sıçrayışla yakaladı malları.
       ''Tutuyorum sıraları bak salmıyorum aşağıya,'' 
         Sen neden geldin girdin ki fabrikaya bacım? Çöp bacaklılar giriyor çalışıyor yüz kilolular gelip çalışıyor ipin ucundan tutuyor işi göğüslüyor ben mi yapamayacağım? Sanırsınız ki vazgeçeceğim. Vazgeçmek benim defterimde yazmaz. Dereyi görmeden paçaları sıvamayın şimdi benim üzerimden hesaplar yapıp da biriktirmeyin. Ödenmemiş birikmiş faturalarım var benim üstelik onları ödemem gerekiyor. 
         Yarın hastalanır çalışamazsın sen
        Kusura bakma da sen şu benim gözlerimde ki ışığa bir baksana sen.
         Öylesine söylemişti dönüp arkasına bakmıyor.
         O sıralara yetişiyor arkasına dönüyor, ‘’Boş kazan,’’ diyor. ‘’Bisküvi sıram gidiyor,’’ diyor.
    Sırasını bıraktığı yerden topluyor tam fırından ıskarta kazanlarına sırası aşağı inerken yakalıyor sırasını. Sıralarını fırının en arkasından toplamak bisküvileri burada yakalamak işine de gelmez. Birinciyi yakaladı hadi diyelim ikincisi mutlaka ıskarta kazanlarına düşer. Onun çok hızlı kızakta kayar gibi hızlı olması ve arkadaşlarına yetişmesi lazım.
         Kızların yanına yetişti orada duruyor kan ter içinde kalmış kendini sallıyor. Bir taraftan da kafasını çevirip fırın bandına nereden, nereye geldiğine bakıyor. 
         On gün oldu o hala fırının üstünde, o parmakları ne oldu parça parça, bu kadar değişiklikte beklemiyordu kendisinde. Hem sıra sıra bisküvileri almayı kavramış hem de parmakları parça parça olmuş.
          O kişi de bu doğal davranışının bir istek işi ve akıl işi olduğunu söylüyordu. Eğer ki aklını kullanmasa daha geç öğreneceğini ve daha çok yorulacağını buna inanıyordu. Çünkü o hep kendi bildiğini yapar kendi burnunun dikine dikine giderdi.
         O şimdi de havalı havalı gelen sıralara ve kızlara bakıyor görünüşte hiç hareket etmiyormuş da sadece gözleriyle malların gelişini izliyormuş gibi o hareketinde de bilinçli çünkü fırından gelen malların tamamı kazana alınacak mı ?Yoksa bir kısmı ıskartaya mı gidecek belli değil. Gelen mal tümüyle ıskartaya ayrılmış. Sanki hiç oralı değilmiş gibi  bakıyor bu kez onu ilgilendiren bir durum değilmiş gibi. Sonra bu mallar ıskarta demekten de kendini alamıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder