23 Ekim 2017 Pazartesi

BOZUK ÇALIŞANI


                      İKİ BİSKÜVİ ARASINDA
                                                  
                             KOPYALAMA               
          
         ‘’Ne iş yapıyorsun?’’
          ‘’Bisküvi fabrikasında kopyalama yapıyorum.’’
           ‘’Nasıl yani?’’
         Bisküvi hamuru geliyor ben de onu kalıplarda kopyalıyor şekil veriyor çoğaltıyorum. Dünyanın en güzel işi hamura şekil vermek dünyanın gerçeklerinden uzak kalıplar ve sen,  sonra kalıp şekil vermeye başlar iş de düzene girince sende sırtını dayarsın fırının demirine başlarsın bisküviye nameler düzmeye,
         Sen ki şu bağrı yanık Anadolu toprağında    gariplere sahipsizlere saflara sahip, çaresizlere çare işsizlere iş, aşsız evlere aş, sen ki bir sığınak, bir örtü, bir koruyucu, sen yolunu şaşırmışlara yolda kalmışlara yol,  sen bir avuç sevinç, evlere şenlik mutluluk, sen ağızlarda tat damaklarda lezzet, ocakta tüten yakıt, sobada pişen çay, bal kaymak, sen ki bu şehrin üstüne doğmuş bir güneş, çikolata gofret kek hepsi de ayrı bir tat lezzet ayrı bir kokuda
        Ben de bir zamanlar gariptim amma şimdi seni gördüm seni buldum sen de benim üstümü örten battaniyem oldun, üstümü örttün, yalnızlığımı aldın benden, yastığım oldun, bir düzen kurdum kendime senin sayende can yoldaşımı buldum.
        Bir can havliyle bir sevinçle yaşlı bozukçu ayağa fırladı kararlı bir sevinçle kıpır kıpır duran ağzını açtı. ''Yak fırıncı ocağı yak da bisküvi üretelim ve Rabbimize şükredelim''
        Hamura şekil veren bozukçu yedi kalıp modelle bisküviye şekil veriyordu şimdi sekizincisi de geldi. Sabah gün ağarırken vardiye teslim esnasında kalıplar değişir yeni kalıplar takılır. İşte o sıralar fırının bozuk kısmında bir hareketlenme olur. O oturan kişi de yavaşça doğrulur üzerindeki hayalle gelen şükür perdesini kaldırır. Elinde kullandığı küçük demir aletlerle çekiç, anahtar ve levyeyle her biri birbiriyle uyumlu ses çıkartarak kalıp sökülür yeni kalıp takılır. Yalnız farklı tat aynı fırın üstünde farklı kalıp içinde işyerine yayılan ve oradan da sabah rüzgarıyla dışarı çıkan bir kokuyla, o kokuyu duyan hisseden ruhlar suskundur sakindir. Sabahın serinliğinde o insanlar mis gibi kokuyu içlerine çekerler ve o ağzını bıçak açmayanlar dahi birbirleriyle gülümseyerek konuşmaya başlarlar.
        Kendine güvensizlere ezilmiş büzülmüşlere, hayata tutunamamışlara, bir denge de duramamışlara bütün dış görüntünün yararsız olduğunu düşünenlere başlarındaki şeytanı kovanlara ne güzel bir sığınak. İnsan kendisi ile baş başa kaldığında içi boşalmış bir deniz kabuğu gibi karmakarışık bir hayat yaşadığında kendisiyle kavgalı bir hayat yaşadığında yavaş yavaş oluşan büyük boşluk ve onu bir cankurtaran gibi gelip kurtaran yakalayan işi o da artık kendine bir zırh görevi gören işini bırakmıyordu.
           Kendisi bozuğun gürültülü ortamına da alıştı kendisini de dilsiz yaptı. Çünkü kalıpların çıkardığı ezgi onu dinlendiriyor o da büyülenmiş gibi onların izlediği yolu gözlüyor kalıplardan içi boşalmış hamurları topluyordu. Yazın güneşten, kışın soğuktan, yağmurdan, kardan ırak bir yaşam ama artık kendisi de canlı iskelete dönmüş o da yaşlanmıştı. Her şey yıllar öncesine dayanıyordu  yıllar öncesi gelmiş olsaydı bu kapılardan birini çalsaydı ayağının altında toprak kayganlaşmadan yorgunluk ve yaşlılık onun canlı  hücrelerini ondan çalmadan.
           Yine de zararın neresinden dönersen kardır. Sabah iyidir sabah şanstır sabah güzeldir sabah uykudan uyanmak için bir vesiledir. Haydi uyanın.
           Sabah sabah ayak sesleri hızlandı ve çoğaldı. İş başında selamlaşanlar birbirlerinin ellerinden iş teslim alanlar iş bırakan bozukçular, fırıncılar, ocak yakıcılar, ustalar
        Haydi gidelim
        Sabah her yer bisküvi kokuyor.
        Ama dışarıda temiz havada çok daha güzel kokuyor.
        Ama sadece bisküvi kokmuyor canın ne istiyorsa ne görmek istiyorsan o kokuyor isteyene
       Rabbim bu bisküvi kokusuyla birlikte rahmetini yağdır gökten bereket ver bu topraklara buğday başakları ver bol bol ve daha çok fırınlar açılsın ve çalışanların ayak sesleri daha çok çoğalsın.


        İşten ayrılanların yüzünde de bir mutluluk sabahın hoşluğu yüzünde güller açanlar birbirlerini bekleyenler birbirlerini kollarından yakalayanlar birbirlerinin ayak izlerini takip edenler birbirlerinin yolundan gidenler hepsi burada bir araya toplanmışlar aynı servise de doluşmuşlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder