1 Kasım 2017 Çarşamba

AH ŞU KIZLAR

                              
                  AH ŞU ÖZGÜRLÜK

       Hemen de tepki verirler. Dünyanın bir  kalanından kopuk  ve sürekli saldırmaya tepki vermeye kodlanmışlar gibi. Sürekli çalışmaya alıştırılmaları ve bunu  bir görev olarak algılamalarından mı böyle davranırlar? Ne kadar da dış dünyaya karşı kayıtsızmış gibi görünseler de akıllarından çıkaramadıkları bir dış dünya. İş yerinde hayallerinde evlerinde bir sohbet esnasında her yerde belirebilir dev bir istek arzu ve temenni gibi sonra da bir anda bir bomba gibi patlayıverir.
       Bu yüzden gergin yaşıyorlar hayatlarının yarısı işyerinde diğer yarısı da dışarı ki hayatta, bu yüzden zihinleri de hep meşgul elleri otomatik işte gönülleri başka yerde ve bedenleri de o işin başında nöbette. Gece vardiyalarında o sessizlikte gönüllerindeki yerlere gitmelerinde daha büyük bir önem kazanıyor. Kızlar kendi aralarında konuşacak ateşli bir konu bulamadıklarında eller işte beden de gönül ile işi arasında köprü kurmakta  gönül de uyumamak için başka yerlerde. Çünkü elinden başka da bir şey gelmiyor.
       Bu tip bir hayat gerilim yapmaz mı? Elbette her insanın beyni farklı tepki verir ama özlem istek özenti kuruntu yorgunluk ve gerçekler bir örgü olup birleştiğinde ve tekrar eden bir süreçte  gerçekleştiğinde işte bu insanı söylettirir. Kızların gözlerini bazen yuvalarından fırlaması da bu yüzden. Kıçından terler akarken ellerini bir çırpıda silkeleyivermek ve koyuvermek işi orada ''Ellere varda bize yok mu?'' Gibisinden. Ama işin tuhafı her gün bildik bir dönemeçle hayal ve gerçeklerle dönen bir dönemeçte tekrar dönüp dolanıp geldiğin yerin aynı olmasıdır. Hayalinde veya yaşamında belli motifler şekil alır, hikayeler kurar, senaryolar geliştirirsin, herkes hariç sadece kendinin gördüğü yeni bir gerçek gözler önüne serilinceye kadar da inanırsın o içinden geçirdiklerine bazılarını da aman kimse duymasın diye içinde saklarsın özenle. Kendine özgü olan özel olan anlaşılmasın diye.
       Yani itiraf et her çalışanda duymuşsunuzdur.
    '' Şeytan diyor bırak şu işi bu sabah terk et, kimsenin olmadığı sakin bir yere git sessizce kimseye haber vermeden gizlice şu koca dünyada,'' bunu duyduğunuzda sanırsınız ki bu sabah hemen işi bırakacak kuş olup uçacak ve gidecek
       Kimsenin seni fark etmediği bilmediği bir dünyada yaşamak, senin hatalarını eğrilerini doğrularını fark etmeyen bir yığın insan içinde, o insanlar içinde gez, dolaş, uç, yüz sonra dinlen. Etrafınızdaki dinleme cihazı gibi insanların olmadığını da bilerek. Tam vaktinde gelen bir dinlenme tam doğru yerde
      Yemeği pişirdin mi? Koyunları sağdın mı? Öküzü savdın mı? Ateşi yaktın mı? senin de istediğin şeye bak temiz bir gökyüzü ve özgürlük. Artık yemeğe de kaba da ihtiyacım yok dediğin anda ateşini söndürdüğün an işte al sana özgürlük al sana gökyüzü gün yüzü ve aydınlık o güne kadar karantinadasın daha bir yığın yarım kalan işlerin var senin de istediğin şeye bak ben de çok şey mi istiyorum? Çok mu şey bir şey istemek? Varsın isteklerimin bazıları olmasın ama benim istediğim biraz gökyüzü ve temiz hava yıllarca çalıştım bisküvi ile oynaştım, uğraştım, seviyorum hoşuma da gidiyor çalışmak ama yeter artık boğuluyorum istediğim birazcık özgürlük.
         Özgürlük yok oldu onun özgürlüğü ev oldu araba oldu yemek oldu okul masrafları elektrik doğalgaz, masraflara gitti özgürlük yok oldu. O kişi hala bağırıyordu ben özgürlük istiyorum o bağırdıkça da etrafındakiler kocası dahi ona bakıyordu ama duymuyordu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder