Hemen de tepki verirler. Dünyanın
bir kalanından kopuk ve sürekli saldırmaya tepki vermeye
kodlanmışlar gibi. Sürekli çalışmaya alıştırılmaları ve bunu bir görev olarak algılamalarından mı böyle
davranırlar? Ne kadar da dış dünyaya karşı kayıtsızmış gibi görünseler de
akıllarından çıkaramadıkları bir dış dünya. İş yerinde hayallerinde evlerinde
bir sohbet esnasında her yerde belirebilir dev bir istek arzu ve temenni gibi
sonra da bir anda bir bomba gibi patlayıverir.
Bu yüzden gergin yaşıyorlar
hayatlarının yarısı işyerinde diğer yarısı da dışarı ki hayatta, bu yüzden
zihinleri de hep meşgul elleri otomatik işte gönülleri başka yerde ve bedenleri
de o işin başında nöbette. Gece vardiyalarında o sessizlikte gönüllerindeki
yerlere gitmelerinde daha büyük bir önem kazanıyor. Kızlar kendi aralarında
konuşacak ateşli bir konu bulamadıklarında eller işte beden de gönül ile işi
arasında köprü kurmakta gönül de
uyumamak için başka yerlerde. Çünkü elinden başka da bir şey gelmiyor.
Bu tip bir hayat gerilim yapmaz mı?
Elbette her insanın beyni farklı tepki verir ama özlem istek özenti kuruntu
yorgunluk ve gerçekler bir örgü olup birleştiğinde ve tekrar eden bir
süreçte gerçekleştiğinde işte bu insanı
söylettirir. Kızların gözlerini bazen yuvalarından fırlaması da bu yüzden.
Kıçından terler akarken ellerini bir çırpıda silkeleyivermek ve koyuvermek işi
orada ''Ellere varda bize yok mu?'' Gibisinden. Ama işin tuhafı her gün bildik
bir dönemeçle hayal ve gerçeklerle dönen bir dönemeçte tekrar dönüp dolanıp
geldiğin yerin aynı olmasıdır. Hayalinde veya yaşamında belli motifler şekil
alır, hikayeler kurar, senaryolar geliştirirsin, herkes hariç sadece kendinin
gördüğü yeni bir gerçek gözler önüne serilinceye kadar da inanırsın o içinden
geçirdiklerine bazılarını da aman kimse duymasın diye içinde saklarsın özenle.
Kendine özgü olan özel olan anlaşılmasın diye.
Yani itiraf et her çalışanda
duymuşsunuzdur.
'' Şeytan diyor bırak şu işi bu sabah terk
et, kimsenin olmadığı sakin bir yere git sessizce kimseye haber vermeden
gizlice şu koca dünyada,'' bunu duyduğunuzda sanırsınız ki bu sabah hemen işi
bırakacak kuş olup uçacak ve gidecek
Kimsenin seni fark etmediği bilmediği
bir dünyada yaşamak, senin hatalarını eğrilerini doğrularını fark etmeyen bir
yığın insan içinde, o insanlar içinde gez, dolaş, uç, yüz sonra dinlen.
Etrafınızdaki dinleme cihazı gibi insanların olmadığını da bilerek. Tam
vaktinde gelen bir dinlenme tam doğru yerde
Yemeği pişirdin mi? Koyunları sağdın mı? Öküzü savdın mı? Ateşi yaktın mı? senin de istediğin şeye bak temiz bir gökyüzü
ve özgürlük. Artık yemeğe de kaba da ihtiyacım yok dediğin anda ateşini
söndürdüğün an işte al sana özgürlük al sana gökyüzü gün yüzü ve aydınlık o
güne kadar karantinadasın daha bir yığın yarım kalan işlerin var senin de
istediğin şeye bak ben de çok şey mi istiyorum? Çok mu şey bir şey istemek? Varsın isteklerimin bazıları olmasın ama benim istediğim biraz gökyüzü ve temiz
hava yıllarca çalıştım bisküvi ile oynaştım, uğraştım, seviyorum hoşuma da
gidiyor çalışmak ama yeter artık boğuluyorum istediğim birazcık özgürlük.
Özgürlük yok oldu onun
özgürlüğü ev oldu araba oldu yemek oldu okul masrafları elektrik doğalgaz, masraflara
gitti özgürlük yok oldu. O kişi hala bağırıyordu ben özgürlük istiyorum o bağırdıkça
da etrafındakiler kocası dahi ona bakıyordu ama duymuyordu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder