25 Ekim 2017 Çarşamba

HAZAN GÜLLERİ SOLDU

                                                             

                 Ölüm bir tül gibi gelip üstümüzü örtmeden. Hayatta çalışmaktan başka, başka şeyler insanı mutlu edecek daha başka şeyler de vardır. Bu dünyanın zevkleri vardır gezilecek görülecek yerleri de vardır.  Ama mevsim de sonbahardır. Öyleyse sonbaharda hüzün ayları değil sakinlik huzur ve dinginlik ayları olmalıdır. Çünkü insan sonbaharındaysa eğer kolay kolay şekle giremez şekil alamaz filizlenip salkım veremez saçları seyrekleşir, dişleri kırılır ve de külüstürün de külüstürü olmamak için de çaba gösterir. Aslında sonbahar da güzeldir ve sonbaharda açan çiçeklerin kökü daha sağlam olur ve sonbaharın ayrıca hayranlık verici çok da güzel bir manzarası vardır.
         Sonbaharda içindeki isyanların fırtınaların durur güneşli ve bulutlu günlerin daha çok olur. Ve de taze yeni yıkanmış, yenice fırından çıkmış, taze ortaya çıkan, ışıklar saçan, bir yakamoz olur içinde, kendi sularında yüzmeye, kendi toprağınla da oynamaya başlarsın, çünkü toprağın sağlamdır kökünü toprağa oturtmuşsundur. Sanki denizin kıyısında gece mehtabı seyrediyor gibi bir hal içinde olursun gökyüzü ve denizin oluşturduğu o mucizeye de tanıklık ediyormuş gibi de kendini o manzaranın bir kenarına oturtursun.
        Ey hancı bizim hancı gerisi hep yabancı, hancı başı gibisin hayatta, ayrıca hanın kapısında duruyorsun gelen geçeni seyre dalıyorsun. Çakmak çakmak gözlü felçli gibi senin yaşında üstelik, ama yaşlılar işte kafalarının içinde binbir tilkiyle veya politik hesaplarla ve yine senin yaşındadırlar üstelik, akortları şimdiden bozulmuş bozuk sesler çıkaran radyo gibi de şimdiden eskimişler, ağızlarından çıkardıkları sözler zehir zemberek küfürlüdür de üstelik, yüzde yüz de namuslu ve imanlıdırlar da tekdüze insan manzaraları işte böyle de seyredersin onları ve hayatı. İnsana öyle yaşamak geliyor ki hancı başı gibi hanın bir ucunda durasın ve insanları seyre dalasın. Ayrıca aynı zamanda gençlere yeni filizlere yenice uyanana hayatın ipini daha sıkı tutsun diye dünya nimetlerine daha çok saldırsın sahiplensin yararlansın diye o içindeki bozuk düzenini onu bozan düzenini iyice sallasın ve boşaltsın diye hancı başı olmak geliyor içimden. Sonra da arı duru yıkanmış tertemiz duygularla tertemiz bir halde hayata yeniden tutunsunlar diye.
               Yine insanlara karşı bir sevgi seli yükseliyor içimde bu kadar ince eleyip sık dokumama rağmen çünkü ben de günahlar ve suçluyum hayata karşı ben de onlardan biriyim. Sadece yaşama şansımı ve hakkımı kendime karşı değil onlara karşı da kullanmalıyım. Hayatın bir hiç boşu boşuna da olduğuna bakmadan hayattan bir şeyler ummak, çünkü dünya büyük bir umman ve içinde bin bir nimet dolaşıyor barınıyor ve de balıkları var tut tutabilirsen yakala,  yakalayabilirsen. Çünkü Rabbim dünya nimetlerini insanlığın hizmetine vermiş denizleri madenleri havayı suyu her canlıyı, bunları işleten hepsini bir araya getirip karıştıran yemek yapan bozan bizleriz kendimiziz aslından kendi hayatımızı da yapboz tahtasına çeviren,
              Hayat bir gölge oyunu gibidir, ışık ve gölge karışımı bir şey gibidir aslında yaşanır ve biter.
             Bana bu sonbahar havaları bu duyguları yaşattı bu günkü hava yağmur kokuyor kimisinin kulağı yağmur sesinde kimisi rüzgarla gelen nameleri dinliyor. Pazarcı kocası ise havaya bakıp bakıp içini çekiyor bu gün Çarşamba ve Çarşamba semt pazarı var. Hava durumu, ’’Gök gürültülü  ve sağanak yağışlı, yağmur yağacak.’’
                  ‘’Yağ yağmur yağ da bizi de ıslatma,’’
                    Ne demek şimdi bu?
                  ‘’Rahmet ve bereket yağsın fakat biz dışarda çalışanları da ıslatmasın.’’
                  Mevsimlere mi karşı geleceksin? Kuşkusuz Rabbim haberini göndermiş göğü gürletmiş havayı grileştirmiş tekbir bulut yok toz kümelerini de göndermiş. Yani her şey eski düzen bilindik mevsimler, sen de mevsime göre ayak uydur.
              Allah akıl vermiş fikir vermiş sen de çağır aklını ve önlemini al hemen bir branda çek.
             İpler direkler ıslanıyor yağmur çileşiyor onun üzerine müzikli namelerini gönderiyor o ise altında raks ediyor seviniyor yağmurun fırtınasız çisil çisil yağdığına onun sikkesi bile ıslanmış malları  çadırı ve brandayı hepsini yağmura teslim etmiş. Kendisi de ıslanmış soğukta morarmış yağmurun altında kalakalmış büyük konuşmanın arifesinde oysa ki yağmurun yağacağı ta dünden belliydi.
         Ortalık sarardı yeşil yaprak kalmadı gözleri gökyüzüne baktı ve donuklaştı. Mevsim sonbahardı. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder