28 Ekim 2017 Cumartesi

PARMAĞI KOPTU


        Sesini alçalttı acemi de değildi üstelik. Yüzünü de aşağıya doğru sarkıttı. O da bundan sonra usta operatör olmak yerine arada keşif yapacak işçi kollayacakmış.
    O kız parmağına bakıp gülüyordu çünkü o parmağı her gün gözünün önüne dikilip ona bakıyordu. İşte sonunda olacağı buydu.
   Bakmadan parmağına bir an bile geçirebilecek miydi? Kendi kendine sessizce onu izleyen başka işçi kızlarda vardı üstelik.
    Az sonra iş esnasında o parmağıyla bisküviye dokunmayı da öğrenecekti. O parmağıyla bisküviye dokunurken sargının altındaki parmağın o içler acısı  halini de düşündükçe kendi kendine üzülecekti. O zaman o finger gibi parmağı o tekliğiyle bir diğer adı da işaret parmağı ama şimdi küçüldü yarısı koptu yok oldu. Nerede yarısı? Çöp kovasında ya da toprağın altında yok oldu.
   Arkasındaki amiri dikkatsizlikten söz etti işine ve işyerine bağlı kızın arkası sıra homurdandı fakat yüzüne karşı da bir şey söylemedi.
   Çavuşu elini uzatarak parmağına. ‘’Geçmiş olsun,’’ dedi.
    Diğer işçi kızlar iş ve üretim arasında iki bisküvi arasına sıkışmış kaybolmuş küçük işçi kızlar arkadaşlarını görür görmez birden bire parlayan gözlerle bozarmış yüzleriyle işletme girişinde etrafını sarıverdiler. Kirece boyanmış yüzleri yuvarlak duru bakışlarla o floresan lambanın altında hepsi de beyaz başörtülü mavi gelinlikli kardelenlere benziyorlardı. Az sonra o kızlar fabrikada o büyük binanın içine girip hep birlikte gökyüzünde açmış cennet çiçekleri, gök melekleri gibi o büyük binanın içinde kaybolacaklardı.
    Oysa o kız daha önce de birkaç kez parmağını kaptırma tehlikesiyle  karşılaşmıştı. O kız da bana bir şey olmaz düşüncesi içinde o tehlike içinde o da parmağının kurtulup paletlerin ilerlediğini sanıyordu. Paletlerin ilerlemesi o kopan parmağı hissetmemesi, parmağı düştüğü zamanı bilememesi sonra o parmağının koptuğu yerden kan gelmeye başlayınca bilirdi parmağının koptuğunu, o parmağına baygın baygın bakarken de bayılmıştı kanı görünce olduğu yerde. Ve o anda arkadaşı da gördü ve çığlık attı hemen birkaç adımlık bir hızla koştu arkadaşına yetişip güçlükle belinden yakaladı.
       İş kazaları için. Herkes kendince haklı herkes kendince suçlu ''Suç gelin olsa kimse damat olmak istemez,'' ve herkes de bir bahane ile silkinip çıkar işin içinden. Her meslekte iş kazaları var ve meslekte feda edilen ve çöpe giden bir yığın organ var diye, bu sözümle ne demek istediğimi de düşünebiliyor musunuz? Değil mi?
        Sonra o iş kazasını geçiren kızda ki yıkımı düşünebiliyor musunuz? Değil mi?
        Herkes kendince suçluydu ve kendisini savunmadaydı.
        Dikkatsizlik,
       Makinenin kuyruğunda bekleyen kızlar iki bıçak arasında parmak kıstıran kızlar, kopan parmaklar ne ilk ne de sonuncusu olacak ve o kişi de ölene kadar dört parmaklı veya dört buçuk parmaklı olarak yaşayacak.
           Ama onlar kız çocuğu, o an ki yıkımı da hissedebiliyor musunuz? Şu işleri dengeli ayarlı yapın da ayarlı gitsin işler o zaman pastalar paletler üstünden yürüyerek de gidebilir o bıçağı da geçebilir.
         Ama her şey hız değil, bazen bir de bakmışsın ki kız pastayı dizerken bir eli de bıçağın ağzında iken o bıçak da kızın parmağına çöker parmak da gider. Siz ne dersiniz kızlar bazen de böyle olmuyor mu?
      Burada hata kızın bu sebeple bir şey demiyor sadece bakıyor herkes konuşurken ona söylenirken o da suçlu. Hep söylerim önce dikkat. Dikkat eksikliği başka da bir şey değil. 
       Bir yol çizilmiş paletler arasında mallar ilerleyecek kendi gözlerinle yaptığın işine bakacaksın kendi yaptıklarına pür dikkat sonra ellerinle de malları sezinleyerek ilerleteceksin.
     Ama o kızlar hala akıllanmıyorlar orada paletler su gibi akarken bir başka pasta da gelip diğer pastanın üstüne atlarken birbiri üstündeyken de paketlenmeye giderken kızda tam keskin bıçağın olduğu yerde duraklayıp bir an için daha hızlı süzülüp o malı oradan almaya çalışırken, kız bu kez başardı makinenin akışını aksatmadı paletler yollarına devam diyorlar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder