Sesini alçalttı acemi de değildi üstelik. Yüzünü de aşağıya doğru sarkıttı. O da bundan sonra usta operatör olmak yerine arada keşif yapacak işçi kollayacakmış.
O kız parmağına bakıp gülüyordu çünkü o
parmağı her gün gözünün önüne dikilip ona bakıyordu. İşte sonunda olacağı
buydu.
Bakmadan parmağına bir an bile geçirebilecek
miydi? Kendi kendine sessizce onu izleyen başka işçi kızlarda vardı üstelik.
Az sonra iş esnasında o parmağıyla
bisküviye dokunmayı da öğrenecekti. O parmağıyla bisküviye dokunurken sargının
altındaki parmağın o içler acısı halini
de düşündükçe kendi kendine üzülecekti. O zaman o finger gibi parmağı o tekliğiyle
bir diğer adı da işaret parmağı ama şimdi küçüldü yarısı koptu yok oldu. Nerede
yarısı? Çöp kovasında ya da toprağın altında yok oldu.
Arkasındaki amiri dikkatsizlikten söz etti
işine ve işyerine bağlı kızın arkası sıra homurdandı fakat yüzüne karşı da bir
şey söylemedi.
Çavuşu elini uzatarak parmağına. ‘’Geçmiş
olsun,’’ dedi.
Diğer işçi kızlar iş ve üretim arasında
iki bisküvi arasına sıkışmış kaybolmuş küçük işçi kızlar arkadaşlarını görür
görmez birden bire parlayan gözlerle bozarmış yüzleriyle işletme girişinde etrafını
sarıverdiler. Kirece boyanmış yüzleri yuvarlak duru bakışlarla o floresan
lambanın altında hepsi de beyaz başörtülü mavi gelinlikli kardelenlere benziyorlardı.
Az sonra o kızlar fabrikada o büyük binanın içine girip hep birlikte gökyüzünde
açmış cennet çiçekleri, gök melekleri gibi o büyük
binanın içinde kaybolacaklardı.
Oysa o kız daha önce de birkaç kez parmağını
kaptırma tehlikesiyle karşılaşmıştı. O kız da bana bir şey olmaz düşüncesi içinde o tehlike içinde o da parmağının
kurtulup paletlerin ilerlediğini sanıyordu. Paletlerin ilerlemesi o kopan
parmağı hissetmemesi, parmağı düştüğü zamanı bilememesi sonra o parmağının
koptuğu yerden kan gelmeye başlayınca bilirdi parmağının koptuğunu, o parmağına
baygın baygın bakarken de bayılmıştı kanı görünce olduğu yerde. Ve o anda
arkadaşı da gördü ve çığlık attı hemen birkaç adımlık bir hızla koştu
arkadaşına yetişip güçlükle belinden yakaladı.
İş kazaları için. Herkes kendince haklı
herkes kendince suçlu ''Suç gelin olsa kimse damat olmak istemez,'' ve herkes de bir
bahane ile silkinip çıkar işin içinden. Her meslekte iş kazaları var ve
meslekte feda edilen ve çöpe giden bir yığın organ var diye, bu sözümle ne demek
istediğimi de düşünebiliyor musunuz? Değil mi?
Sonra
o iş kazasını geçiren kızda ki yıkımı düşünebiliyor musunuz? Değil mi?
Herkes kendince suçluydu ve kendisini
savunmadaydı.
Dikkatsizlik,
Makinenin kuyruğunda bekleyen kızlar
iki bıçak arasında parmak kıstıran kızlar, kopan parmaklar ne ilk ne de
sonuncusu olacak ve o kişi de ölene kadar dört parmaklı veya dört buçuk
parmaklı olarak yaşayacak.
Ama onlar kız çocuğu, o an ki yıkımı da hissedebiliyor musunuz? Şu işleri dengeli ayarlı yapın da ayarlı gitsin işler o zaman pastalar paletler üstünden yürüyerek de gidebilir o bıçağı da geçebilir.
Ama onlar kız çocuğu, o an ki yıkımı da hissedebiliyor musunuz? Şu işleri dengeli ayarlı yapın da ayarlı gitsin işler o zaman pastalar paletler üstünden yürüyerek de gidebilir o bıçağı da geçebilir.
Ama her şey hız değil, bazen bir de bakmışsın ki kız pastayı dizerken bir
eli de bıçağın ağzında iken o bıçak da kızın parmağına çöker parmak da gider.
Siz ne dersiniz kızlar bazen de böyle olmuyor mu?
Burada hata kızın bu sebeple bir şey demiyor sadece bakıyor herkes
konuşurken ona söylenirken o da suçlu. Hep söylerim önce dikkat. Dikkat
eksikliği başka da bir şey değil.
Bir yol çizilmiş paletler arasında mallar ilerleyecek kendi gözlerinle
yaptığın işine bakacaksın kendi yaptıklarına pür dikkat sonra ellerinle de
malları sezinleyerek ilerleteceksin.
Ama o kızlar hala akıllanmıyorlar orada paletler su gibi akarken bir
başka pasta da gelip diğer pastanın üstüne atlarken birbiri üstündeyken de
paketlenmeye giderken kızda tam keskin bıçağın olduğu yerde duraklayıp bir an
için daha hızlı süzülüp o malı oradan almaya çalışırken, kız bu kez başardı
makinenin akışını aksatmadı paletler yollarına devam diyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder