10 Mart 2018 Cumartesi

BİR ERKEĞİN SAVUNMASI









Bu söylediklerimde kesinlikle seni suçlu bulmuyorum.
       Yeni evli olmamıza rağmen perdeleri değiştiren perdelere uygun kanepe koltuk halı aldıran. Evindeki torbalı elektrik süpürgesi sapasağlam iken sulu ve halı yıkayanına çeviren kadın. Bu senin suçun değil.
      Evinin eşyalarını değiştirmeyi çöpün yanına eşya atmayı bir marifet sayan sıfır ayarında yeni eşyalarımız, poşetlemiş kıyafetlerimizi, elektronik eşyaları ev eşyalarını çöpe gönderen. İnan bu da senin suçun değil.
       Yazdan kömür alıp beşinci kata kadar sırtımda taşıdığım halde onları tekrar bana zorlama ile bağırtı gürültü ile indirtip eve doğalgaz bağlatan aynı yıl içinde bir de kalorifer tesisatı döşetip o kışı da borç harç içinde geçirmemiz. İnan senin suçun değil.
       ‘’İş kıyafetlerim çoraplarım kirli evin içini kokutuyor’’ diye evin içine almayıp bir karton kutu içinde çatı katına koydurtan yaz kış beni oradan giyinip işe yollanmam. ‘’İş kıyafetlerim makinayı kirletiyor,’’ diye annemin evine göndermen ‘’Git orada onlar yıkasınlar,’’ demen. İnan senin suçun değil.
        Ben asgari ücretli bir erkeğim bir de geceleri geri dönüşüm atıkları topluyorum. İşlerim icabı biraz da kirliyim ellerim tırnaklarımın arası yağlar oturmuş ellerim avuç içlerim kalın nasırlı ve ellerim parmaklarım her zaman şiş olur. Ben elimi her çöp kutusuna daldırdığımda değerli bir plastik kova, leğen, demir parçası bulunca yüzümde sevinç olunca. Senin face önünde manken dizi film artistleri gibi poz vermene ve benimde senin o kıyafetlerinin bedelini ödemek için çöpten atık topluyor olmam. İnan senin suçun değil.
     Benim ağır çalışma koşullarından dizlerimin sızladığı etlerimin lime lime doğrandığı ağrılar sızılar içinde uyumaya çalışırken gece horlamalarım çok ses çıkartıyorum bahanesiyle beni yatak odana almayan ayrıca yatak odasının kapısını kilitleyen kadın. İnan senin suçun değil. Ben evime yuvama hizmet ederken gündüz işi bir de gece atık topla, bedenimde yorulmadık tek bir etim kalmıyor. Bedenim zonkluyor kollarım şişiyor dizlerim ağrıyor böyle de olmasına rağmen sabah yine aynı dinçlikle de işe gidebiliyor olurken 
       Sen benim yorgun olduğumu derin uykuya dalacağımı da düşünerek geceleri internetin karşısında süslü başı açık makyajlı karşı taraftan birileri ile gülüşerek konuşman ben de tuvalet ihtiyacım için kalkınca senin odandaki sesleri duyup kapıyı açınca aniden panikleyen seni o halde gördüğüm halde benimde görmemiş gibi yapmam.  Bu da senin suçun değil.
       Evde birlikte olduğumuz vakitle beni oturduğu odaya da almayan. Beni görünce surat asan kapıyı yüzüme çarpan. Hiç konuşmayan. Bilgisayarın başında yazışan, gülüşme sesleri ile telefonla konuşan. Geceleri geç saatlere kadar da bilgisayarın başında kalan. İnan bu da senin suçun değil.    
         Sabahları erkenden koştur koştur işe hazırlanırken ve işe sefer taslarında akşamdan artan yemeklerden götürüyorken pirinç pilavı tenceresini boşaltmışım mutfak tezgahına pirinç taneleri dökülmüş ayrıca boş tencere de orta yerdeymiş sırf bu sebeple işten eve döndüğümde bana kapının girişinde çatalla saldıran çatalı üzerime batıra batıra beni içeri sokmayan ben de komşular duyacak diye seni evin içine iteklemem ve senin de ‘’Eşim bana saldırdı,’’ diye polise koşman ve benim üç ay evden uzaklaştırma almam. İnan senin suçun değil
          Evlilik müessesini bir türlü benimseyememiş bağımsız yaşamayı lüks ve havalı takınmayı kendine alışkanlık edinmiş bir özellik. Face de ki arkadaşları dahi onun için ‘’A! Bu kadın evliymiş’’ diye yorumlar atıyorlarken. Konuşmaları yaşam tarzı özgürce sorumsuzca yaşaması gençliğin yaşadığı hayata özenti duyup gençler gibi yaşaması gençlerin takıldığı mekanlara da takılıp sorumsuzca evli iken evlilik şemsiyesi altında kendince ve bu doygunluğa da ulaştırması
       Beni yanına yakıştırmayan kızıma da eğer ki baban ne iş yapıyor? Diye sorarlarsa ‘’Öğretmen olduğunu söyle’’ diye benden yaptığım işten utanan beni giyimimle, konuşmalarımla suçlaman beni beğenmemen yanına yakıştıramaman da çocuğuma da bu şekilde empoze etmen. İnan senin suçun değil.         
       Çocuğumu da gittiği yerlere götürerek ona da hayatı farklı tanıtma özentili davranmasına sebep olan. Çocuğumun da bitmeyen istekleri aldırtmak içinde tıpkı annesi gibi sözlü baskı uygulaması tam annesinin kötü modelini örnek alması. Bu da mı senin suçun değil?
       Suçlu benim seni evinin kadını yapmaya çalışan erkek. Seni hem çalışıp hem de atık toplayarak bu seviyeye çıkaran bu rahatlığı özgürlüğü sana tanıyan erkek. Ha bir de seni oradaki tesettürlü görüntünü gerçek sanıp da senin facedeki resimlerine beğeni atıp seni şişirenler bir de sana özenenler tıpkı senin dizilerdeki aile yaşamlarına özendiğin gibi

      Sen yapabilir misin? Evliliğini korumak adına dokunamadığın bir ten için. Sen yapabilir misin? El alem ne derleri bir kenara bırakıp annenin evinde sekiz on yıl belirsizlikte (dul-evli) yaşayabilir misin? Önünden arkandan sağından solundan yıllarca süregelen içten ve dıştan sözlü saldırılara karşı susar sabredebilir misin?
      Siz erkekler yapabilir misiniz? Yurt dışından biri ile evlendiği halde eski karınızı hala evinde oturtuyor olabilir misiniz? Kiminle inatlaştırıyorsun kendini ya da hangi fikrin savunucusu kimin için bu fedakarlık kime?
     Ey dünya adaleti! Saflığı temizliği iyiliği iyi niyeti tartan terazin nerede?
     Erkekler susmasın çocuklar ağlamasın. Eli kürekli üzeri çamurlu eşlerin elleri ayakları öpülsün. Getirdiği ekmeğe hürmet edilsin. Her kapıya gelindiğinde, her kapı çalındığında, her attığı adımda her getirdiği lokmaya ihanet yerine hürmet edecek kadınlar olsun dünyada. Marka yerine fedakarlık sevgi saygı hürmet elbisesini üzerinde taşıyan kadınlar olsun dünyada.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder