21 Mart 2018 Çarşamba

KENDİNİ KEŞFEDEN KADIN


       Az gelişmiş, aza kanaat, etmiş az okumuş, kadınlar işi daha benimsemiş fabrikaları daha çok kendileri için iş yeri edinmiştir. Bu nedenlerle de geldikleri halde burada kendilerini geliştirmiş hayatın kitabını burada yeniden okumuşlardır. Geçmişte okuyanlar gibi Fadime Ayşe Sultan Asiye, Meryem gibi. Elbette o da onlar gibi kıdemli işçi olacak sonra da emekli olacak işyerini terk edecekti. 
      İşyerini terk etmek için bir neden arayıp bulan sonrada şu veya bu nedenle terk eden. Sonra da iş arayan ihtiyaçlarını bile alamayan oysa burada düzenli verilen aylığına güvenip de işini de terk etmeseymiş, şu niteliksiz vasıfsız Emine’nin gösterdiği sabrı gösterebilseymiş diye de sonra ki pişmanlığı... Gerçekten de sabredenler de çalışan azmedenlerde büyük insanlar. Vefakar cefakar fedakar kadınlar.
       Bazıları da yediği ekmeği inkar eder işlerini terk ederdi. Ama o ulaşmak istedikleri hayalleri emelleri ellerinde fos olunca bir teselli ikramiyesi gibi gelir işlerine de sarılırlardı.  Bedenleri bu kez isyan başkaldırı etse de ruhları hayır der haksızlık etme otur oturduğun yerde. Besbelli onlarda derslerini almışlar ediyor ezber. Besbelli onlara daha hayat istediklerini vermemiş. Hayat şu bazılarına tembel kuş bakışlılara dahi vermiş fakat onlara vermemiş. Bu da onlara bir uyarıcı bir isyan itiraz gibi  gelir. Ellere var da bize yok mu? Kendisini yaratan yaratıcı onu da yaratan yaratıcı her ikisini de Allah yarattığına göre neden ona çok vermiş de buna az? Düşüncesi isyanı da bu yönde, yön değiştirmiş.   Bu tanım bu isyan insanı küfre de götürebilir.  Rabbim bir kapı açar öyle de düşün.’’ Rabbim bir kapı kapanırsa diğer kapıyı açar.’’  Sen Rabbinin sana verdiği işi kucakla sana rızık olarak gönderdiği bozkırın ortasında sana göre biçilmiş kesilmiş dikilmiş elbiseni giy. Ne yapacaksın sen başkalarının giyindiği elbiseyi. Belki o elbisenin de farklı bir bedeli vardır o da onu ödüyordur. Sen nereden bileceksin? Belki içi seni yakar dışı beni yakar. Sen üzerindeki elbiseni nakışla süsle. Hamaratlık, beceri tamamen sana ait ister vasıflı usta, ister sorumlu, ister kıdemli işçi ne olursa olsun. Bu düzen bu şehrin düzeni, bu yaşam, bu sistem, bu şehre aittir.  Burası da bisküvinin merkezi Karaman’dır.
         Kadınların kokulu dünyası mis gibi kadınların rüyası. Kadınlar içinde işyerleri bir mahkeme salonu da olabilir bir güzellik merkezi de. Bir ayna kendilerini süsledikleri hemen kendi farkındalıklarını fark edebilecekleri, hemen kendilerine tezat bir kimliği de bürünebilecekleri. Hemen de tazelenecekler yenilecekler canlanacaklar kıpırdayacaklar. O basit konuşmaları bile değişecek öyle ki görüş farklılığı bile ortaya çıkacak. O kurumuş düşünce ve fikirleri yeşerecek. Kadının içinden yeni bir kadın döllenecek doğacak fışkıracak kadın kendini keşfedecek.  Kadın işyerinde kendine yeni bir kimlik yeni bir farkındalık yeni bir ekonomik güç kazanıp kendini baştan sona yenilerken erkeğin elindeki gücü de elinden almış olacak.   Bu bazen o kadar da hızlı olacak ki işsiz erkek işli kadın. Bu kısır bir döngü gibi aslında fabrikalı çalışan kadınların da kaderi gibi aynı zamanda. Çalışan kadın çalışmayan erkek bu şekilde uzun süren evlilikte kadın yavaş yavaş aklınca plan yapmaya da başlayacak.  Erkeğin şapkasını paltosunu giymiş kadın sık sık o eksik ve acıklı yarım cümleyi tekrar edip duracak ‘’Boşanacağım ulan senden!’’ Öyle de gür bir sesle söylüyor ki haklı mı? Ben bu sahneyi daha önce den görmüştüm diyen yanı başındaki arkadaşı dul diğer arkadaşı bekar bunun gibi de onlarca kadın sıkı sıkıya da birbirlerine sarılmışlar. O müzikli melodi ile evlendikten sonra çılgına dönen kadınlar. Sevginin yerine nefret tohumu ekilen kadınlar. Onlar mutlu bir evliliğin hayallerini de kurarken düşündükleri değil de olan şeylere bak.  Geçmişi özlem ya da geçmişi unutmak. Bütün sönmüş ocaklar için.

1 yorum: