26 Mart 2018 Pazartesi

MUTLULUK NEREDE

 ‘’Mutluluk şu sıradan malzemelerin içinde bulgur ıslatmasın da '' Dedi Gülay, tahin, düğürcük, soğan, pul biber, yeşil biber, maydanoz, salatalık marul, turşu, her biri de biz birbirimizle buluşturan dostluğumuzu sıkılaştıran.
    Tülay,'' Mutluluk, kuşların  cıvıldaması, dağlar ovalar güneşin doğuşu ve geceleyin çıkan ay ışığı ve ayrıca bülbülün güle konmasının içindedir. Mutluluk😊 
             ‘’Mutluluk başka şeylerin içinde de var.’’ Dedi Mihriban. Mutluluk sükûnetle dinginlikle gelen bir bardak çayın içinde, bir masa etrafında toplanan şu dört kişide, sayfalar arasına sıkıştırılmış güzel bir edebi sözde, gönülden dökülen dile gelen sözlerde, sessizce otururken aklına gelen herhangi bir şeyde, birden içinizde beliren bir ışıktır mutluluk😊
             ‘’Hafta içi çalışmaktır mutluluk,’’ dedi Kimya ‘’Pazartesi, Salı, Çarşamba bizi servislerle işe götüren ve tekrar getiren bizi bir yükseltip bir alçaltan bizim de ekinler ekip biçtiğimiz aylardan Nisan da olsa Kasım da olsa hep orada beklediğimiz işimiz. Ne bekliyoruz? Neden bekliyoruz orada?  O kapalı binanın içinde? O içimizde birdenbire kabaran kendi içimizde yarattığımız duygularımızla o muhteşem mutluluk dediğimiz ana kavuşmak için. En son içimizde ne varsa o parlak ışık bir düşünün isterseniz. Neler var onun içinde neler olacak diye?  Ekmek kırıntılarını bir nimet olarak ellerimizde biriktirirken önlüğümüzün altında kendimize bir kimlik edinirken kim bilebilir başka neler var? Biz burada çalışırken bisküvi toplar konuşurken aslında o mutluluk denilen şeyi değerli anlarımızı birbirimize vererek kanıtladık. Bükülmüş sırtlarımız yorulmuş bedenimizle, hiç durmayan ellerimizle dışarıda da hiç kimsenin görmediği, kim bilir başka ne darbeler de aldı ruhumuz? O hiç alışık olmadığı, hiç kimsenin de duymadığı darbeler kendimizi bu işe tutsak ettiğimiz günden beri. Ama biz o tutsaklığı da kabul etmedik, tutsak değiliz ki bir sürüye ait koyunlar da değiliz ki güdülelim. Bize güdümlü yaklaşanların kendi kabahatleri bizi güdülebilir sanıyorlar ama değiliz işte değiliz. Biz bir değeriz. Biz değerliyiz fikir üretebilir fikir sunabilir kendi işimizde pratik çözümler de üretebiliriz. Yaratıcıyız biz. Geçmişin eski işçileri de değiliz. Biz geçmiş zamanın sayısız güdülen işçilerinden sadece onlar arasından çıkan ve onlarla kendimize yeni ortamlar yaratan bir topluluğuz. Bizler de namusumuzla çalışıp bisküvi topladık hiçbir zaman babalarımızın şapkasını yere eğdirmedik. Biz hiçbir zaman işyerinde bir kargaşa bir kaos ortamı da yaratmadık. Bize o kapıyı açanlara şükrettik. Biz sadece kendi gücümüzle işimize egemen olabileceğimizi haykırıyoruz. Hiç kimsenin bizim egemenliğimize sahip olmadan. İşimizi psikolojik baskılardan güdülebilir yaklaşımlarından kurtaracak bir ışık aydınlık ebedi bir yol. Bu yolun bir parçası ekipmanın bir üyesi olduğumuzu burada biz de varız diye sadece bunu haykırıyoruz. Değerliyiz ve katma değer sağlıyoruz.
        ‘’Onlar işlerine sahipken sen işini kaybedenlerde olma bak şu manzaraya şu güzelliğe bir de sen bak.‘’Dedi, Perihan. ''Sokakta sayısız işsizler dolaşıyor sokaklar onların ayak sesleriyle asfaltlar sertleşmiş. Burada muazzam bir enerji var mutluluk var. Sarı sarı önümüz düşen bisküviler var bir örtü gibi üzerimizi kaplayan koca bir bina var. Başımızı dik tutan bir de işimiz var. Bizi evimizde sokaklarda işyerinde bir ışıldak gibi ışıldatan ve koca bir şehre yansıyan ışığımız var.''
         Yan yana dizi dizi sıralanmış kokulu kızlar salkım söğüt o incecik kemikli bedenleriyle karanlıktan aydınlığa doğru şehrin içinden geçiyorlar. 
        ‘’Şimdi onlara şehir işkencesi başlıyor.’’ Dedi Serpil. Bu dedikoduları körükleyen biri sönmeden ötekinin yanması için o ateşi körükleyen kim? Dedikoduların biri gidiyor öteki geliyor onların dillerini tutmak için ne yapabiliriz? Aramızdaki mesafeyi nasıl kapatabiliriz? Onlara kendimizi nasıl anlatabiliriz?
         Bu ışık hiç sönmeyecek, bu kızlar bu dedikodular da hiç sönmeyecek, sokağı ışıklandıran bizler sevmiş olduğumuz işimize kendimiz daha çok vererek gelecek güzel günlerin işaretlerini gelecek zamanın izlerini onlara vererek kendimizi onlara anlatacağız.                                                                    

1 yorum: