19 Eylül 2017 Salı

HAYALLERİNİN PEŞİNDEN GİT


       Şimdiye kadar gördüğüm en tatlı hayalimdi. Bir daha da göremeyeceğim gibi. Ama birileri de bir daha benim böyle hayaller görmemem için aşağılara doğru çekiştiriyordu. Çünkü kendileri de benim de o dala o hayale uzanamayacağını biliyorlardı. Her zaman söyledim çocukların önlerine engel koymayın dedim. Belki bu çocuk farklıdır yapar, belki bunun hayali farklıdır peşinden gider. Belki bu çocuğun doğuştan gelen kabiliyetleri vardır.
         Çocuk anne karnında sıkıştırılmış gibi sıkıntı çekiyordu. Bir diğer taraftan da hayalini sevip şımartıyor kendisini huysuzlandırıyordu. Günlerce surat asarken aile fertleri de onu yatıştırana dek türlü nasihatlerde bulunurdu. Onun ise türlü şeytanlıklarla fikrini kabul ettirmesi hayalinin peşinden gitmesi ailesine hoşçakalın demesi içten bile değil. Çocuğun ne yapacağı belli değil. Anne ve babasının elini öpmesi birer ayrılık öpücüğü alması, haftalık harçlığından vazgeçmesi, kendi parasını kazanması iş görmesi çalışması bu da onun yapacağı iş değil. Ama o da sapına kadar erkek, sevmek sevilmek başka şeyler bu da onun  hayal kurmasına engel değil. Babası biraz daha beklemesini istemiş. annesi neredeyse diz çökmüş yalvarmış peki çocuğun ailesinin bu durumda, bu kadar zorlamasına sebep ne? 
         Çocuk haftalık harçlığından vazgeçmedi başka türlüsü de beklenemezdi. Bu çocukta tıpkı diğerleriyle bir tutulmaya, benzetilmeye aldanmıştı. Nasıl olsa annesi babası onu sever en iyisini işin en doğrusunu onlar bilir onu kayırır desteklerdi. (Yani annesi babası dövse zehirlese işkence etse bile yeridir.)Haftalık harçlığı hiç esirgenmeden o çalışmadığı halde her hafta veriliyordu. Boş kalsa çalışmasa da veriliyordu.
      Ah şu aileler, çocuğu yüreklendirecek birileri,  o büyük kocaman bilinmeze karşı gelinmesin diye o büyük hayale. Bundan dolayı kendime övünç payı çıkartmıyorum çünkü aynı şeyleri ben de yapıyorum. Sırf çocuğum yüzünü daha fazla görebilmek için kendi canım kanım etim çünkü mutluluğu onunla buldum, evimin eksik tarafı onunla doldu, o bana hiç sıkıntı getirmedi sorun getirmedi ama...
          Tek başına nasıl yaşar yabancı memlekette ya vururlarsa, döverlerse biricik oğlunu gözünün önünde türlü türlü senaryolar onun gidişini zora katlayan gözyaşlarını saklayan çünkü henüz daha o onun küçük bebeği.
        Ama çocuk gitmek istiyor kendi isteğiyle kendinde neler var bilmek görmek istiyor.
         O çocukta ötekiler gibi korkak çıktı cesareti yok. O da öyle büyütülmüştü çünkü.
        Kendi ısrarıyla  daha çok istese onu hep isterken gördüm. Birileri de inanırsa onun hayallerine, birisi anlasa, dinlese inansa,
        Belki söylemekle, bana söylemekle ona söylemekle, bir şey kaybetmez ama bir şey kazanırsa umulmadık şaşılacak bir şey, o zaman herkes ona inanır.
          ''Git derdini başkalarına anlat bana anlatma bunları,''
          Bir çocuğun yanı anne ve babasının yanıdır. Zamanı gelince elbet sen de uçup gideceksin. Sen hep ananın evinde kalacak  mı sanıyorsun?
          Annesi ve babası çocuklarına kendi istekleriyle hem iyilik hem de kötülük yapıyorlardı. Çocuklarının alınyazısını kendilerininkiyle birleştirmek istiyorlardı. Adına da kader diyorlardı.
           Ya daha sonrası,
           Eh bu anne ve babalar çeşit çeşit,
       Umarım çocuğun gözündeki ışığı gören anne ve babalar çok olsun. Anne ve babalar o ışığı görmeye kendilerini alıştırsın. İslamiyetin refahı çocuğun refahı şerefi ve rahatlığı için, müslüman çocukların itibarı ve saygısı için. Başka mükafat ve ödüller öteki göreceği armağanlar, seven yüzler onu çevreleyen sevgilileri, sevdikleri, her birinin birer el hareketi bir selam bir kelam bir hatır bir öpücük, anne eli değmiş gibi ona armağanlar taşıyacağı.
         O tek başına bu gururu taşıyamaz. Onun kırık yüreği var saklamıyor bunu kırılan yüreğini.
         Çocuk sevinçle gidiyor. Onu nasıl bir gelecek bekliyor? Ona hayat neler hazırlamış bilmiyor ama görmek için başı kalkık ve dikkatli olması gerek, ötekiler gibi yağmurdan kaçarken doluya yakalanmamalı içindeki heyecan kabarmalı , üç günlük ömürde başka zaman var mı? Kaygıları da çok aldırmazlıkları da o, o yükü  taşımaya gönüllü, razı kararlı olmasa, hala üzerinde ölü toprağı serpili örtüsü üzerinde yatıyor olacaktı. 
         Önce yolun karşı tarafına geçmek istiyor. Sonra kendine benzeyenlerin içinde başarıyı veya başarısızlığı görecek.
          Bu hayali başkaydı ama gördüğü en güzel şey. Kimi zaman kendisini yitiriyor gibi oluyordu. Kendisinden bile kuşkulanıyor, aklını başından alıyordu, neredeyse aklını yitiriyor gibi oluyordu. Ama sonra Rabbi onu hiç bir zaman yalnız bırakmadı. Rabbi ona hayallerine tutunma gücünü yeniden verdi. Rabbi yarattığı kullarına karşı cömerttir. Sen yeter ki iste Rabbin verir. Senin içinde büyüttüğün sevip okşayıp koruduğun sakladığın hayallerini o biliyor.
         O evinin çıkış kapısına geldi. Anne ve babasının yüzüne baktı. Rabbi onun yüreğine cesaret verdi. Çocuk görünüşte kararlı cesaretli bakışları parlaktı.Görünüşte öyleydi. Sadece onunla hayali arsındaki gerçek sevgi. Annesine baktı daha fazla üzülmemesi için daha fazla yanaşmadı. Annesi beşiğin arkası gurbet olduğunu biliyordu. Çocuğunu uzaklara gönderiyordu belki bir daha geri gelmeyecekti. Ne istiyorsun çocuk? Çocuk hızla konuşarak sanki hızlı konuşmasa hayallerine yetişemiyecek. Daha hızlı konuştu  yüreğindeki bütün sözleri boşaltıncaya kadar ağzını doldura doldura konuştu. Sanki hızlı konuşmasa hayalleri onu boğacaktı.
            Çocuk karşı kıyıda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder