26 Eylül 2017 Salı

TEMBELLER

      Tembeller işe gitmek işe girmek için her ortamın olgunlaşmasını bekleyenler.  Pencere pervazlarından dışarıyı seyredenler, cep telefonun içinden çıkamayanlar, kendilerinin elinden tutup işe götürecek bir el bekleyenler. Ya da bir yol, yön gösterici bekleyin bakalım bir yıl iki yıl gelecek olan bir işareti tutacak olan o eli bekleye durun bakalım. Sonra o işe başlayanlar yeşillikler arasında yürüyenleri de görünce diyeceksiniz ki o bekleyişler boşu boşuna. O atı alan Üsküdar'ı geçmiş diyerek
   Bütün işler onun için yok olmuş işler kurumuş sanırsın ki koca fabrikalar kurumuş onun  için iş yok. İstiyor kendisi öyle istiyor gerçekten işe gitmek çalışmak istese o göre de çok iş  var. O kendi eteğiyle kavgalı işe gitmek çalışmak için daha çok erkenmiş yeni okuldan çıkmış, ardından da askere gitmiş gelmiş daha çok erkenmiş işe gitmek için biraz daha beklemesi gerekiyormuş.  
        Kendi kendine öyle söyleyip dururken diğerleri de ona bakanlar ihtiyaçlarını görenler de ona söylenmeye başlıyorlar onu döl yatağında tutan sonra da salıveren annesinin ağzından çıkan sözler kendi kemiklerinin sızladığını çok yorulduğunu acı ve yorgunlukla geçen yıllarını anlatmaya çalışıyor. Tembel gencin başı dönüyor o bir iki yıl çalışmama taraftarıydı. Annesinin solgun başını durgun yorgun halini izliyor öylesine ki ruhsuz duygusuz bakıyor. Annesi köşeyi dönemeci dönüyor gözden kayboluyor. 
      Kendisi, kendisi ile baş başa kalıyor gözlerinden yaşlar süzülüyor. Henüz başı da gövdesi üzerindeyken ayakları da yere basıyorken. Giyecek elbiseleri yatacak yatağı bile var iken.  
      Birden üzerindeki tembellik elbisesini aniden bir çırpıda çıkarıp atıveriyor. Çabalama devresine giriyor çabalıyor, çırpınıyor kendi etrafında dönüyor kendi dediklerinin tersini yaparak. Ne yapacak? Oturduğu yerden kalkacak pencereden baktığı o boşluğu, cep telefonunun içinde geçirdiği yıllarına kızarak kalkacak, anasına ona neden çalışmıyorsun tembel diyenlere de kızmayarak kalkacak ve çalışacak. Yine kendi istedi kendi istediğini de yaparak. Hayatta kanacak, kandırılacak, kazanacak, kaybedecek ama hep çalışacak. Eskiye geriye dönüşü asla istemeyecek çünkü o ayağa kalktı oturuyordu önceleri çünkü şimdi ayağa kalktı zamanı hatırladı geçip giden zamanı. 
       Uykudan uyandı uyuyan ruhunu uyandırdı. Geçmişine uyukladığı döneme ''Kabus gibiydi,'' diyor. ''Hiç önümü geleceğimi göremiyordum ben neredeydim ne haldeydim sezemiyordum.  Nasıl neden o haldeydim bilmiyordum.'' Her şey adım adım gizli gizli işliyor. Uyumak isteyen biri isterse uzun süre de uyuyabilir uyanmak isteyen birisi de hemen tez bir zamanda uyanabilir. Sadece onun bam teline dokunacak ince bir doku, hafif bir sızı bir dokunuş gerekli bu dokunuş bir tüf hafifliğinde de olabilir bazen de bir kaya gibi sert. Kişi aynı bedeni üzerinde aynı beden yine ayakları üzerinde. 
         Havası serin gökyüzünden gelen temiz hava da serin Allah’a inancı da var Rabbinden diliyor bazı şeyleri de 
     Yollar uzayıp giden yollar ve sonra ahirette kesişen yollar.  O çalışmalar hak yemeler haksızlıklar kandırmacaların uzantıları hepsi boş bir tıs koca bir tıs pamuklu şilteye sarıldığın an her şey bitiyor.  Kazma küreklerle kazılan o çukurda her şey bitiyor dünya boş bir tıs. Biz sadece gelip geçerken dünyaya el kaldırıp el sallayan birer fani. 
         Fani bakıyor arkasında bıraktıklarına iki göz çukurlarına koyulmuş gözlerini kaldırarak bakıyor 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder