6 Eylül 2017 Çarşamba

İŞ BEĞENMEYENLER


         Bazı şehirlerde fabrikalar yok iken burada iş kaynıyor burada yemek var iş var iken burada ki insanlar da iş seçmeye başlamışlardı bile. O fabrika senin bu fabrika benim geziyorlardı. Şu çeşit çeşit fabrikalardan şundan hoşlanmadım, bundan hoşlanmadım hoşafın içinde dene arar gibi  kendilerine uygun iş arıyorlardı.
      Bazı işverenler de bazı işlere para yatırılmayacağından bahsediyorlardı.
       Sen şu fabrikayı denesene bir de ona girsene nasıl olsa on kadar var birisi belki sana uygun gelir.
        Sonra ağzında homurdanmaya başladı bana da bakmaya başladı çünkü tavsiye ettiğim şeyi kızarak mı söylüyorum gerçekten mi söylüyorum belli değildi. Memleket iş kaynıyor da o da iş beğenmiyormuş sorun onda mıymış, eninde sonunda birini beğenecek ve çalışacaksın, bu topraklarda yaşayanların kaderi bisküvi fabrikaları. Senin kaderin ne olacak? Bilmiyorum. Eninde sonunda diğerleri gibi olacak. Kiminin iki yılı kalmış emeklisine kimisi gitmem bir daha mı dönmem fabrikalara der kimi de, ama herkesin kendi bileceği iş. 
     Canını seven insanla iş konusunda pazarlık edilmez ama fabrikadaki yemekten az bir şey verince, özlemle yad edince de hemen dönüp tekrar denemek istiyor. Belki de orada kalıp tekkeyi bekleseydi ortamın hazır olmasını, kendisine de bir ödül maaş verilirdi belki. 
       Ama bunlar biraz da gönül işi istemekle sevmekle ilgili.
    İşsiz olana kim yardım eder? Gavur da eskisi gibi işçi almıyor. Tekrar fabrikaları düşünebilirsin, ''Şu benim gittiğim yer hiç fena değil..'' ''Eksik olma bizimkiler de diğerine gitmemi isterler ben de şaşırdım. Sizin fabrikanın özellikle gece vardiyalarında yemeklerinin iyi olduğunu duymuştum. Fakat işçilerin yerleri belli değilmiş bir aşağı bir yukarı. Üstelik çalışma sistemi de farklıymış.'' Aslında her fabrikanın çalışma sistemi farklı olur biraz uzun biraz kısa farklı olur, ama yine de iş aynı olur. ''İş becerenin kılıç kuşananın.''
      Ertesi gün insan kaynakları müdürü,'' Sağlık raporu savcılık belgesi vesikalık resim bir de nüfus cüzdan fotokopisi al gel yarın da işe başla.'' Dedi.
     Çok hızlı değil mi? 
     Fabrikaların iş üstündeylen katlandıkları şey işsizlik. Tam fabrikalarına elbiseyi giydirmişler, sistemi oturtmuşlar, müşteriyi tutmuşlarken, tam pencerelerden ışık giriyorken tam da şeytanın bacağını kırmış iken  çalıştıracak işçi yok.  Patronun kendisi kollarını sıvadı işe girişti. Bir süre öyle işi ile boğuştı sonra öylece suratında koca koca terler yuvarlanırken kalakaldı.
       Patronun son ağzından çıkardığı kelime, ''Takım çalışması gerek.'' Burada geleceğimi görmek istiyorsam takım çalışması çünkü çalışma azmi ve ekibi onu buralara kadar getirmişti. İtelemeyle kakalamayla acemilikten yetiştirdikleri biraz düzeltince kendilerini işten ayrılanlar. Aslında onların da ellerinden tutmak gerek salmamak gerek. 
       Ertesi sabah Ayşe arkadaşı Fatmayı da koluna taktı onu da kendi fabrikasına çekti. Sonra diğerleri arasında gizli konuşmalar oldu sonra onlarda ertesi sabah çekip gittiler. Sanırım işyeri kendisi izin veriyor onların gitmelerine, her biri kendisini işyerinde şişmiş bunalmış patlamaya hazır hissediyor sonrada sanki bir başka yere gitmek istermiş gibi  hissediyor.
       Tıpkı anne karnında dokuz ay kalınca sancının başlaması gibi tıpkı  suyunun ısınması gibi ya da bulunduğun yerin suyu mu çıktı? Derler ya onun gibi bir şeyler oluyor işte. Her neyse rüzgar fabrika değiştirmekten yana esiyordu sabah o fabrikaya gitmeli ne olacaksa olmalıydı. Ama fabrikalar birbirleriyle haberli sen daha o fabrikaya gitmeden bu fabrika kokusunu alır. Sadece gitmenle ve o fabrikaya bakmanla kalırsın havanda su dövmek gibi bir şey bu, memlekette nereye gidersen git aynı iş o fabrikanın dış cephesi farklı diye işi de farklı olacak değil aynı makinalar fırınlar etrafında dönüyor her şey.
     Ben haykırdım sen de duydun öylemi? Düştüm kalktım, yürüdüm, koştum sen de oradaydın ve gördün öyle mi? 
     Aynı bisküvi fabrikasından on iki tane var yumurta çiftliklerini bağ bahçe işlerini saymazsak. Sen işçi olduktan sonra  elbet sen de bu damlardan birinin altına girip çalışacaksın. O otururken bir diğer taraftan da kendi işinin hayalini kuruyor. Galiba sıcak başına geçmiş bak hava ceryan yaptı ve hemen fikir değiştirdi.
    Bir  işe girmeli çalışmalısın. Günah evde çoluk çocuk senden yemek bekler  yazık o kadıncağıza da .
   Ben de elimden geleni yapıyorum, iş arıyorum.
   Sen ne işi arıyorsun?
   Sen ne iş yapıyorsun?
   Ne yapmayı düşünüyorsun?
   Ne yapacaksın?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder