25 Eylül 2017 Pazartesi

OLUKÇU BIDIL FATMA


ISKARTACI KIZ
Olukta kadın, elleri dizlerinde, dizlerini ovuyor. Önlüğü de üzerinde solmuş eskimiş lime lime olmuş yıpranmış. En iyi   şartlarda kazanlara fırın demirlerine sürtmese bir yere takıştırmadan bir ay kadar daha idare eder. Ama onun işi kazanlarla kremalı oluğunda besleme yapıyor kazan indir, kaldır, yaptığı iş her kadının yapacağı iş de değil ya da her işçinin. Dizleri ağrıyor, ''Her diz, her bel, dayanmaz bu kazanları kaldırmaya,'' diyor. ' Bir ay boyunca sadece asgari ücret için ben olsam kaldırmam.'' ''Bakarsın bir gün kaldırırsın hiç de büyük konuşma,''
     Kadınların çalışma şartları gerçekten de çok zor. Bazı kadınlar için özellikle, hem annelik hem iş bir de yaşları kırkın üzerindeyse daha zor hele bir de uzun yıllardır çalışıyorlarsa daha da zor. 
      Bıdıl Fatma, çocukluğundan beri her gün çalıştı evlendi çalıştı üçüncü çocuğunu doğurdu yine çalıştı. Şikayeti hep dizlerinden başka da şikayeti olmadı ara sıra da belinden. Ama bir gün ''Ben yoruldum hayat gelme üstüme,'' şarkısını da söylemedi, hep şen şakrak neşeli hiç içine de kapanmadı ağzı konuşurken eli de iş yaptı.
    İnsan evine ekmek götürmeye niyetli olsun Allah bir yerden o kişiye çalışma gücü veriyor.
       Bıdıl Fatma beş yıldır ikinci fırının kremalı oluğunda çalışıyor. Asort kazanlarından her gün onlarca indirip kaldırıyor. Neredeyse kendi boyunun iki katı boyunda oluğa asort dolduruyor. Bir gün dahi olsun asortları bir öfke patlaması ile oluktan fırlatıp atmıyor. Sadece kendi kendine söyleniyor omuz hizasından her kafasını kaldırdığında her kafasını kazanın içine gömdüğünde kendi hızından da hızla giden oluğa kendi kendine söyleniyor. Homurdanıyor. Kazandaki bozuk sıraları da gördükçe kendi kendine daha çok homurdanıyor.
       Kazandaki mallara kızıyor nedir bu ya göz göz hepsi birbirinin üstüne abanmış hani nerede bunun sırası?
     O kazanı öyle bırakacak mısın? Kullanmayacak mısın?
    ''Çavuşa göstereceğim,'' diyor  makinenin yanına bırakıyor. Çavuş da az ilerisinde  gelen seslerle karışık onun sesini de duyuyor. Iskartacıya hemen, ''Çek arkaya,'' diyor.
     Iskartacı kızların bozuk sıralı asort kazanlarını görmeleri hoşlarına gitmiyor. Bir şey demiyorlar sadece kapıya doğru bakıyorlar acaba daha gelecek mi? Iskartacı kızların elleri de parmakları da çok hızlı oynuyor suratlarından kopan bin parça ama elleri oynuyor gözler kapıda. Daha ıskartacı kız kazanlardaki asortları düzeltme işini bitirmeden çavuşları başlarına dikiliyor, ''Hızlı olun çabuk olun düzeltin şu kazanları.'' Kızlar ıskartacı kızlar duruyor. Tam sen düzelt öyleyse diyecekler. Diyemiyorlar. Gerisin geri ellerini parmaklarını daha hızlı işletiyor yere düşen bisküvileri alıyorlar. Şu ıskartacı işi, birisinin başı sıkışsa kendileri koşarlar ama onlara hiç yardıma gelen yok. Fırından ne zaman bozuk mal geldi hep onlar ilk önce koştu ama şimdi onlara yardıma hiç gelen yok. ''Bir gün gelirler,'' ''Bekle gelirler.'' ''Bırakıp gideceğim vallahi.'' Bırakıp da gidemiyor. Kızlar çok yoruldu neredeyse ağzı açık gözleri de bisküviyi çift görüyor tozlar da göz kapaklarının içine saklanmış tekrar çavuşları geliyor elleri belinde ıskartacı kızların başında duruyor. Iskartacı kız kucağında dolu asort kazanını tutmuş kremalı oluğuna doğru ilerliyor çavuşu da kuyruğunu sallayarak arkasında neredeyse her ikisi de aynı yaşta
        Sen de başka bir bölümde çalışsana yani herkesin gelip geçerken görebileceği bir yerde. ''Bu ıskarta işine benden gayrisinin bir hafta bile dayanabileceğini sanmıyorum.'' ''Öyleyse sende boş boş dur ağırdan davran.'' Kendi kendine zavallı benzetmesi yaparken bir diğer taraftan da dolu asort kazanı içeri taşıyor.
         ''Ne yapacaksın?'' İki yıldır ıskartadasın çok yoruldun sanırım senden başka kimse de bu kadar süre dayanmaz. 
          ''Bana da öyle geliyor,'' 
         ''Üstelik çavuş senden daha iyisini de bulamaz çavuşun, vardiyanın yüz akısın sen. Sen de olmasan vardiyanın arkasını önünü temizlemesen,'' ''Her halde bunları burada kimse görmez,'' diyor  Düzeltemediği ıskarta kazanlarını depoya bir yerlere sokuşturuyor. Sanırım diğer vardiyanın ıskartacısı da oraya kazanları sokuşturmuş gizlemiş. Çünkü sayısı birden fazla eh bir gün sayılır ve bir gün ister istemez temizlenir orası da
     Çalışan işçi kızların bilekleri de sıvalı, tam mesai bitim saatleri gitme zamanın geldiği saatler. Hızlı davranın ayaklarınız daha hızlı kızların terlik tıkırtıları çoğalıyor. 
    Artık gitmeliyiz. Iskartacı kız dolu ıskarta çuvallarını alıyor her gün yaptığı iş ıskartahanenin yolunu boyluyor. Biraz değişiklik olsa, ne gibi mesela? Çuvalları taşımaya hiç gerek kalmasa. Umarım bir gün o işi de çözerler o çuvalları taşımaya hiç gerek kalmaz.


1 yorum: