4 Kasım 2017 Cumartesi

UYKUSUZ İŞÇİ

KIRIK CAM SENDROMU
     Kızlar yükseliyor çok çabuk sinirleniyor. Çünkü vakit öğlen oldu onlar hala uyumadılar. O kadar iş, fırından üretilen mallar onlarını üzerinden geçerken ve onlar da hala uykusuz ayakta hareket halinde iken. Bütün sinirleri boşalmış tamamen çözülmüş lime lime olmuş gibi bedenini götürüp getiren ayakları geri geri gidiyor önündeki iş de tüm gözünün önünü kaplıyor gibi neredeyse de hala gözünün önünde yürüyen bisküviler var. Hem onun toplamasını bekleyen onu uykuya çeken hem de gözüne çarpan bisküviler. Neyse o uykuya daha çok yakın hemen yorganını usulca açıyor ve yorgan yastık ve yatak birbirlerine kavuşan yavrular gibi birbirlerine sarılıyorlar. Sadece kendisi ve uyku, uyku ile kendisi arasına giren loş bir ışık,
         O uykunun en derinlerinde yine fabrika ile ilgili bir şeyler yaşamaya başladı bile. Pek çok çalışanın çalıştığı işyeriyle ilgili gördüğü rüyalar, yaşadığı şeyler, o kollarını uzatmış bisküvileri toplarken yanındaki arkadaşı da elinde paketleri tutarken bir diğeri de sanki apandisti patlayacakmış gibi sıkıştırmış tuvaletini tutarken bir diğeri de başörtüsünün üzerinden saçını kaşırken işyerinin içini aydınlatan ışıkta onun gözlerinin içini aydınlatıyordu. Uykusu ondan geçmişken ağzını yüzünü iyice kapatarak ışığın altında elindeki işi tez adımlarla ona yaklaşırken o da ters dönerek yatağın içinde rüyasından uzaklaşıyordu.
         Büyük bir fabrikada gürültülü bir kalabalığı geride bırakmış gözleri uykuda dahi karanlıklarda hala o geçitlerde o yerlerde süzülüyordu. Sadece kendisi yatağın içinde, bakana öyle görünüyordu oysa eli yüzü birbirine karışmış o elleri ayakları makinalar hala gözünün önünde dönüyordu. Uyurken dahi işine gözcülük ediyor işi onun üstünü örten bir gece gibi uykusunu katmerliyordu. Uyku bu gece çalışanların uykusuzların bildiği dokuda. Ve her gece vardiyasında çalışanların evlerinde bilindik kokuda. Bisküvi kokusu uykusuzluk. Her evde bu ikisi kokar gözlerden uyku akar ve o kişide bisküvi kokar.
             Sere serpe yayılmışlar koyun gibi sağılmışlar bazıları ağzı açık horlayarak uyuyorlar. Bazıları  çok yorulmuş ama horlamıyorlar. Bazıların da soluk alışları bile duyulmuyor ölü gibi uyuyorlar sanki.
             Yorgun savaşçılar ekmek savaşçıları evlerinin yük trenleri uykusuzluk onlara musallat olmuş hayalet gibi dolaşıyorlar. Az sonra evlerine varınca da uyuyacaklarını biliyorlar. Önemli olan günü sorunsuz atlatmak bu günü de sorunsuz geçti şükür demek. O işine önem veriyor amir ve çavuşlarının sözlerine de,
             Uyuyan güzeller uyuyan işçiler gececiler gündüz olan şeylerden çok şey kaçırıyorlar. ''Sona kalan dona kalır hesabı,'' hep sonlara yetişiyorlar ya da hiç yetişemiyorlar. Çarşı pazar ve işyerleri işçi, memur, amir, işsiz, köylü, satıcı boş gezeni, öğrenci, esnaf ile dolmuşken hepsi hep birlikte çarşı ve pazar yerlerini doldurmuş tek olmayı bırakmış kocaman bir kalabalık olmuşken ama onlarda kalabalıkta nasıl hareket edilir bilmiyorlar. Toplum içindeki adap ve görgü kurallarını, görgüsüzler, birbirlerine baka baka görgüsüzleşmişler. (Kırık cam sendromu) Biri bir yere çöp mü atmış? Diğerleri de atıyor. Esnafın biri kaldırımı işgal mi etmiş? Diğeri de ediyor. Hele ki o kaldırımlar esnafa mı ait yayaya mı?  Biri yolda sokakta sakız mı çiğniyor? Diğeri de çiğniyor. Biri yolda elinde cep tel kaldırımın ortasında durmuş kenara bile çekilmeye tenezzül etmeden hala konuşuyor yol vermiyor mu? Diğeri de aynısını yapıyor. Biri sana dik dik bakıyor mu? Diğeri de bakıyor. Kaldırımda kalabalık olmuşlar üstüne üstüne mi geliyorlar? Diğerleri de geliyor Hep birlikte böyle bir kalabalık olmuşlar sen de bu kişilerin içine giremediğine ve bazı şeyleri kaçırdığına mı üzülüyorsun? Öyleyse sen de bu kalabalığa girmek için eğitimden geç adap ve görgü eğitiminden bunlar o eğitimden geçmişler pek çoğunun ellerinde kartvizitleri ve ceplerinde yüksek diplomaları da var ama sen de işçi sınıfındasın işte eğitimden geç de sen de onlara yetiş o kalabalığa o görgüsüzler ordusuna.
           Tatbikat yaptır gece vardiyalarında kendi kendine böyle bir şeyle karşılaştığında böyle bir davranışla seni durdurup da ne yapıyorsun? Diye sorduklarında ve senin gerçek olmayan sanal yüzünle karşılaştığında
          Herkes kendini savunmak için çıkmışlar sanırsın ki herkesin de kendini savunmak için bir bahaneleri var işçiler uykuda iken onların önlerine kurdukları pusu ama onlar da uyuyorlar.
             Gelecekte akıllarından çıkmayacak gözden kaybolacak ve sonra bir süre daha göremeyecek ve uyuyacak bazıları da hala uykuda iken
             Of o telafisi olmayan uyku çok yorgun hemen uyuması gerek çok da uykusu var. Gözlerini hemen kapa tamamen kapa ve uyu istersen. O uyumayı başardı hemen uyuyor. Uykusuzluk çekilebilir ama uykusuz kalınamaz.
            Uyku gece gibi üstlerine çöktüğünde hava ister açık ister kapalı olduğunda, kendi havası dahi açık veya kapalı olduğunda hiç fark etmez böyleyken o uykuyu hor göremez. Uyku gözlerinden süzülüp gelirken her bir makina kızlar iş gözlerinin önünden bir siluet gibi geçiyorken o da uykusuzluğu hor göremez. Uykuyu özlerken ve gözlerken sabahın ilk ışıkları da yaklaşıyorken onun küçük gözleri içindeki uykusuzluğu da görebiliyorsunuz.
         Dünya ile irtibatı kesildi o şimdi uyuyor.  Sesleri duyuyor ve konuşamıyor uyuyor. Haberler onun uykulu gözlerinin önünden puslu puslu geçiyor. Bunu yeterince uykusuzluk görmemiş gece işi görmemiş biri bilemez. Uykusu ona çok tatlı bir yemek gibi. Üstelik yavaş yavaş uyku gözlerinden akarken o kalk zili ile uyandırmaya da alıştırdı kendini o kalk zili çalmadan uyanmaya çalışıyor.
        Hayattan koptuğu bilmediği görmediği pek çok şey var. Onu sonradan uyaranlar var. Ona çok şey kaçırdın diyenler var.
        Neredeyse fabrika hikayeleriyle doğmuş büyümüş birine duydun mu gördün mü demek. Onun görmeyeceğini de bildiğin halde .
        Kardeşi, Karaman da sanki gündüzlü bir iş varmış da o da gidip çalışmamış gibi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder