Kızlar yükseliyor çok çabuk
sinirleniyor. Çünkü vakit öğlen oldu onlar hala uyumadılar. O kadar
iş, fırından üretilen mallar onlarını üzerinden geçerken ve onlar da hala
uykusuz ayakta hareket halinde iken. Bütün sinirleri boşalmış tamamen çözülmüş
lime lime olmuş gibi bedenini götürüp getiren ayakları geri geri gidiyor
önündeki iş de tüm gözünün önünü kaplıyor gibi neredeyse de hala gözünün önünde
yürüyen bisküviler var. Hem onun toplamasını bekleyen onu uykuya çeken hem de
gözüne çarpan bisküviler. Neyse o uykuya daha çok yakın hemen yorganını usulca
açıyor ve yorgan yastık ve yatak birbirlerine kavuşan yavrular gibi birbirlerine
sarılıyorlar. Sadece kendisi ve uyku, uyku ile kendisi arasına giren loş bir
ışık,
O uykunun en derinlerinde yine fabrika
ile ilgili bir şeyler yaşamaya başladı bile. Pek çok çalışanın çalıştığı
işyeriyle ilgili gördüğü rüyalar, yaşadığı şeyler, o kollarını uzatmış
bisküvileri toplarken yanındaki arkadaşı da elinde paketleri tutarken bir
diğeri de sanki apandisti patlayacakmış gibi sıkıştırmış tuvaletini tutarken
bir diğeri de başörtüsünün üzerinden saçını kaşırken işyerinin içini aydınlatan
ışıkta onun gözlerinin içini aydınlatıyordu. Uykusu ondan geçmişken ağzını
yüzünü iyice kapatarak ışığın altında elindeki işi tez adımlarla ona
yaklaşırken o da ters dönerek yatağın içinde rüyasından uzaklaşıyordu.
Büyük bir fabrikada gürültülü bir
kalabalığı geride bırakmış gözleri uykuda dahi karanlıklarda hala o geçitlerde
o yerlerde süzülüyordu. Sadece kendisi yatağın içinde, bakana öyle görünüyordu
oysa eli yüzü birbirine karışmış o elleri ayakları makinalar hala gözünün
önünde dönüyordu. Uyurken dahi işine gözcülük ediyor işi onun üstünü örten bir
gece gibi uykusunu katmerliyordu. Uyku bu gece çalışanların uykusuzların
bildiği dokuda. Ve her gece vardiyasında çalışanların evlerinde bilindik
kokuda. Bisküvi kokusu uykusuzluk. Her evde bu ikisi kokar gözlerden uyku akar
ve o kişide bisküvi kokar.
Sere serpe yayılmışlar koyun gibi
sağılmışlar bazıları ağzı açık horlayarak uyuyorlar. Bazıları çok yorulmuş ama horlamıyorlar. Bazıların da
soluk alışları bile duyulmuyor ölü gibi uyuyorlar sanki.
Yorgun savaşçılar ekmek savaşçıları
evlerinin yük trenleri uykusuzluk onlara musallat olmuş hayalet gibi dolaşıyorlar.
Az sonra evlerine varınca da uyuyacaklarını biliyorlar. Önemli olan günü
sorunsuz atlatmak bu günü de sorunsuz geçti şükür demek. O işine önem veriyor
amir ve çavuşlarının sözlerine de,
Uyuyan güzeller uyuyan işçiler gececiler
gündüz olan şeylerden çok şey kaçırıyorlar. ''Sona kalan dona kalır hesabı,''
hep sonlara yetişiyorlar ya da hiç yetişemiyorlar. Çarşı pazar ve işyerleri
işçi, memur, amir, işsiz, köylü, satıcı boş gezeni, öğrenci, esnaf ile
dolmuşken hepsi hep birlikte çarşı ve pazar yerlerini doldurmuş tek olmayı
bırakmış kocaman bir kalabalık olmuşken ama onlarda kalabalıkta nasıl hareket
edilir bilmiyorlar. Toplum içindeki adap ve görgü kurallarını, görgüsüzler,
birbirlerine baka baka görgüsüzleşmişler. (Kırık cam sendromu) Biri bir yere
çöp mü atmış? Diğerleri de atıyor. Esnafın biri kaldırımı işgal mi etmiş? Diğeri
de ediyor. Hele ki o kaldırımlar esnafa mı ait yayaya mı? Biri yolda sokakta sakız mı çiğniyor? Diğeri
de çiğniyor. Biri yolda elinde cep tel kaldırımın ortasında durmuş kenara bile
çekilmeye tenezzül etmeden hala konuşuyor yol vermiyor mu? Diğeri de aynısını
yapıyor. Biri sana dik dik bakıyor mu? Diğeri de bakıyor. Kaldırımda kalabalık
olmuşlar üstüne üstüne mi geliyorlar? Diğerleri de geliyor Hep birlikte böyle
bir kalabalık olmuşlar sen de bu kişilerin içine giremediğine ve bazı şeyleri
kaçırdığına mı üzülüyorsun? Öyleyse sen de bu kalabalığa girmek için eğitimden
geç adap ve görgü eğitiminden bunlar o eğitimden geçmişler pek çoğunun
ellerinde kartvizitleri ve ceplerinde yüksek diplomaları da var ama sen de işçi
sınıfındasın işte eğitimden geç de sen de onlara yetiş o kalabalığa o
görgüsüzler ordusuna.
Tatbikat yaptır gece vardiyalarında
kendi kendine böyle bir şeyle karşılaştığında böyle bir davranışla seni
durdurup da ne yapıyorsun? Diye sorduklarında ve senin gerçek olmayan sanal
yüzünle karşılaştığında
Herkes kendini savunmak için çıkmışlar
sanırsın ki herkesin de kendini savunmak için bir bahaneleri var işçiler uykuda
iken onların önlerine kurdukları pusu ama onlar da uyuyorlar.
Gelecekte akıllarından çıkmayacak
gözden kaybolacak ve sonra bir süre daha göremeyecek ve uyuyacak bazıları da
hala uykuda iken
Of o telafisi olmayan uyku çok
yorgun hemen uyuması gerek çok da uykusu var. Gözlerini hemen kapa tamamen kapa
ve uyu istersen. O uyumayı başardı hemen uyuyor. Uykusuzluk çekilebilir ama
uykusuz kalınamaz.
Uyku gece gibi üstlerine çöktüğünde hava
ister açık ister kapalı olduğunda, kendi havası dahi açık veya kapalı olduğunda
hiç fark etmez böyleyken o uykuyu hor göremez. Uyku gözlerinden süzülüp
gelirken her bir makina kızlar iş gözlerinin önünden bir siluet gibi geçiyorken
o da uykusuzluğu hor göremez. Uykuyu özlerken ve gözlerken sabahın ilk ışıkları
da yaklaşıyorken onun küçük gözleri içindeki uykusuzluğu da görebiliyorsunuz.
Dünya ile irtibatı kesildi o şimdi
uyuyor. Sesleri duyuyor ve konuşamıyor
uyuyor. Haberler onun uykulu gözlerinin önünden puslu puslu geçiyor. Bunu
yeterince uykusuzluk görmemiş gece işi görmemiş biri bilemez. Uykusu ona çok
tatlı bir yemek gibi. Üstelik yavaş yavaş uyku gözlerinden akarken o kalk zili
ile uyandırmaya da alıştırdı kendini o kalk zili çalmadan uyanmaya çalışıyor.
Hayattan
koptuğu bilmediği görmediği pek çok şey var. Onu sonradan uyaranlar var. Ona
çok şey kaçırdın diyenler var.
Neredeyse fabrika hikayeleriyle doğmuş
büyümüş birine duydun mu gördün mü demek. Onun görmeyeceğini de bildiğin halde
.
Kardeşi, Karaman da sanki
gündüzlü bir iş varmış da o da gidip çalışmamış gibi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder