Servisler her gün şehrin içlerine
doğru açılıyor. Sabah sabah erkek veya kız işçi toplayan servisler bunlar.
Şimdi toplayacakları işçiler kızlar. Onların iş başı yapma saatleri de farklı.
İşçilerin neredeyse tamamı eski ve hepsi de usta bisküvi toplamacısı onlar ki
daha dayanıklı ve sert. Hiç romantik
olmayan pek de anları sanları duyulmayan yapılması gereken önlerindeki işlerini
de layıkıyla yapan kadın veya kız işçiler. Onlar ki tehlikesizce o bayrağı göklere
çıkarmak istiyor. Onlar ki daima işlerini başında nöbet tutuyor. Onlar ki her
gün evlerinde ateş yakıyor aş pişiriyor. O emektar işçiler bisküvi
toplamacıları hepsi de madalya gibi o işlerini göğüslerinde taşıyor.
Hepsi de
işyerinin merdivenlerinden tek tek çıkıyorlar. Bisküvi toplamak için fabrikanın
markası haline gelmiş o iki büyük çeşidi toplamak için iki fırından. Toplanacak
malların yanlarına geldiklerinde de toplamacılar iki sıra halinde aynı hizada
aynı aralıkta duruyorlar. Aralarındaki mesafe el hareketlerine ve kazan, koli,
kutu koyulacak şekilde ayarlanmış acemi kızlar ise küçük bir masanın etrafında fırının
üzerinden gelen dolan kutuları alıyor, tartıyor, bantlıyor, etiketliyor palete
kayıyor. Onlar ki devamlı hareket halinde. Toplamacılar ise iki sıra halinde,
kendi hallerinde önlerindeki işe de sıralara da hakimler.
Akşama
kadar bu iş böyle devam edecek. Toplamacı kızlar aynı hizada aynı iş üzerinde
akşam edecek. Ve o bisküvi kızların ellerinde serüvenine devam edecek. Akşam ki
vardiyanın toplamacı kızları gelince de o bayrağı onlara teslim edecek. Bir tur
gibi bir günlük tur. Bu tur bitince dönüp geri geliyor eski rotasıyla birazcık
da kendisiyle kesişen kendine özgü yol haritasında kendine de bir güzergah belirlemiş.
Kendi konumunu belirlemek için sık sık kendi üzerindeki elbisesine bakıyor.
Sonunu da görebilmek için sık sık da kendi rotasına bakıyor bıraktığı
izlenimlere.
Toplamacı
kızlar tam donanımlı usta kızlar her işe her göreve de elleri hazır.
Toplamacılar fırından gelecek yeni ürünü gözlerken bir diğer taraftan da
işletme içinden gelen sesleri dinliyor. Fakat onlar için en önemli görev
önlerindeki işi işlerini hiç bir zaman bırakıvermiyor, boşverlik yapmıyor.
Fırından mal gelmeye başladığında bütün gözler o tarafa çevriliyor. Toplamacı kızlar
bu şekilde fırından pek çok kez mal topladı hiçbir zaman da ‘’Ben toplayamam, ben
yapamam,’’ gibi bir şüpheye de düşmediler. Kendilerine güven. Eğer ki o
güvenleri yıkılır ‘’Ben toplayamam,’’ diye bir şüpheye düşerlerse o zaman işi
başaramazlar ve o işten de korkarlar. Toplamacı kızlar ilk acemilik günlerinde
korkaklardı, güvensizlerdi ‘’Ben toplayamam, yapamam,’’ diyorlardı ama şimdi
öyle bir şey de demiyor korkusuzca mallara saldırıyor, üzerine atlıyor.
Toplamacı
kızlar kutulara mal doldururken onların kulaklarını da çavuşun komut ve
emirleriyle gelen sesler dolduruyor. Bu toplama işinden hariç işletme içinde
yapılan bir yığın iş var. Toplamacılar
bu konuda rahat çünkü yerleri ve yapacakları işleri belli sadece gözleriyle
gelen malları takip etmek ve kutulara elleriyle doldurmak. . Fırın çok hızlı, kızlar
yetişemezse mallar aşağı akabilir bu yüzden fırın hızının da iyi ayarlanması
gerek fırın hızı iki buçuk dakikadan üç dakikaya çıkıyor. Toplamacılar rahat
bir soluk alıyor mallar fırının üzerinden yavaş yavaş ilerliyor Onların gözleri
hala fırının üzerinde ve daha da uzak noktalarda dönüp ara sıra fırın ustasının
telefonlar konuşmasına kulaklarını kabartıyor. ‘’Hamur bitmiş son hamurmuş,’’
kızlar rahat bir nefes alıyor. Çavuş da rahat bir nefes alıyor. Yüzlerindeki
yorgunluk bulutları birden dağılıyor.
O endişeli
süre, iş saati, ne kadar uzun ve iş de ne kadar sorunsuz geçerse geçsin
üretimde sorun her zaman vardır. Ve olabilir.
İşin
bitmesine çok az bir süre kaldı. Toplamacılar işlerini sorunsuz bitirip görev
yerlerini de terk ettikten sonra da güvenle evlerine dönebilmeli.
Toplamacılar
son topladıkları kutunun da üzerini naylonladıktan sonra işlerinin başından
ayrılıyor. Toplamacılar görevi teslim ediyor toplamacıların bu günlük işleri
bitti.
Koca bir iş
günü onları fena halde sarstı. Arkanı dön topla eğil topla onlar ki sadece görevi
teslim edip paydos edildiğinde dinlenebilecekler. Ve ertesi gün yeni bir iş
günü sil baştan yine toplama işine devam
edecekler.
Bisküvi
paletler üzerinde ilerliyor kokusu da havada asılı gelen geçen de o havayı
teneffüs ediyor. O koku aşağılara doğru indiğinde de hemen işçilerin
bedenlerine elbiselerine nüfus ediyor.
Hep birlikte
koca bir salona iniyorlar. Kızlar birbiri etrafında birleşiyor Dönüş yoluna
çıktıklarında saat sabahın sekiz buçuğu onları fırın sıralarına
bağlandıklarında hava karanlıktı. Kuşlar gibi cıvıldaşıp işlerinden ayrılan
kızlar servislere binince koltuklara yığılıyorlar. Ertesi gün yine yıllardır
çalıştıkları işlerini başlarına da dönecekler. Tastamam birbirine benzeyen
günler ve tastamam aslına benzeyen yüzlerle kendi geleceklerine yön verecekler.
Şimdi de
şehrin içine yayıldılar geniş bir alana her yer bisküvi kokuyor esnaflar
alacaklı gözlerle onlara bakıyor. Onları bir gelir getirici olarak görüyor. Esnafın
günlük en az iki üç gelir getirici yakalaması gerekir. Esnaflar mallarını
sergilediler. Gelir getirici bisküviciler de o sergilerin önlerindeler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder