12 Kasım 2017 Pazar

ACEMİ İŞÇİ KIZIN EĞİTİMİ

   Acemi kızlar ilk eğitimlerini öğretimlerini fırın başında uygulamalı aldılar. Önce Fırının arkasına kaçan sıralarında çalıştırıldılar bozuk asort kazanlarını düzeltmede, kazanların içi karışık kırıklı ve bozuktu. Onlar önlerine tekrar boş bir kazan koydu kullanılabilecekleri onun içine sıralı dizdiler. Kırık dökük ve kullanılamayacak olanlar ise fırın bandından aşağıya doğru iniyor oradan başka kazanlara doluyordu. Iskarta kazanlarının içine dalmak ve o kazanları temize çıkarmak gerçekten çok önemli bir iş hem de meseledir.
       Çavuşları acemi kızlara tekrar tekrar bozuk kazanlarla ıskarta kazanlarıyla fırın arkasında talim yaptırdı. İşe ısınmış olanlar ıskarta kazanlarını hemen ortadan kaldırdılar yüzleri de hafif kızarmış ve gülümsemeli kızlar. O kızların tek isteği terfi atlamak fırına yakın çalışmak bisküvi sıralarını fırından toplamak bunları söylerken de fırında çalışan kızları gözetliyorlar. Öğrendiklerinde onlar gibi sıra gözetleyecekler ve birbirleriyle daha yakın arkadaş olarak çalışacaklar. Birlikte yemeğe gönderilecekler.
       Fırınlar uzun ve eni de dar konuştuklarını duyabilecekleri bir mesafede
       Alıştıklarıyla, çalışanların kullandıkları yöntemlerle ve içgüdüsel hareketlerle öğrenmeye başladıkları işleri başlarında sıra alan toplayan kızlardan pek de farklı olmayan beyaz başörtülü kızlar inanılmaz derecede onlara benzeyen bir  görüntü ve hızda mavi önlük içinde ter içinde ve rahatça taşıdıkları bisküvi sıraları da onların ince parmakları  arasında,  önce eğitilmeleri sonra fırın bandının başına geçmeleri işe yaradı hemen fırının demirine yanaştı gelen mallara karşı mevzi aldı fırından gelen mallar ince ince serili yay gibi bandın üzerinden akıp  gelince kızlarda usta elleriyle mallara saldırdılar.
       Bir süre bu şekilde devam etti fırına daha yakın daha da yakın bir süre daha devam etti.
      Şimdi daha rahat arkadaşının yanına da sokuluyor  hem gelen malları topluyor hem de arkadaşı ile sohbet edebiliyor hem de etrafına bakınıp etrafı seyrediyor.
       O ustalaşmış olgunlaşmış üzüm gibi hem bisküvi topluyor hem de diğer eli ile bisküvi yiyor. Çok fazla bisküvi yemesi işçi kızı susatıyor hele bir de o sıcağın altında fırına yakın çalışırken hele o floresan lambalar geceyi gündüz yapan lambalar da varken sıcağı büsbütün vücuduna taşınıyor.
      Her işçi kız evine gidince yorgun oluyor ter kokuyorlar bisküvi ve ter kokusu tüm vücudu terden yapış yapış oluyor yıkanıyorlar. Ve tekrar işe geldiğinde sevinçli ve neşeli.
     Evlerine varmadan direk şehre inince de şehir ve sokaklar bisküvi kokuyor. Daha fazla koklamaya çalıştığınızda daha fazla koku alınabilecek yakınlıkta işte o zaman ter kokusunu da beraberinde getiriyor. Yapılabilecek bir şey de yok iki beraber gelince

     Eve varınca ilk işleri uyku çekmek yorgunluktan mecalleri kalmayınca kafaları da kızınca daha çok sinirlenip bağırıyorlar ve kafalarını yastığa vurup öylece uykuya dalıyorlar. Hiç kimse kızların ruhsal hayatlarıyla ilgilenmiyor kızlar çalışan birer makineye dönüşmüşken. Sadece evlerine ekmek getiren birer makine mavi önlük beyaz başörtülü ter ve bisküvi kokan yataklar ve yastıklar hepsinin ortak adı fabrikalı işçi kızlar, bir rüzgar gibi mis gibi bisküvisi kokularını getiren kızlar. Sonra o kokular keskinleşiyor kızlarımız keskinleşiyor. Keskin sirke küpüne zarar misali tenlerinde koku derilerine işliyor, kabuk bağlıyor bir süre küçülmüş ufalmış bedenlerinde sallansalar hemen düşüvereceklermiş gibi incelmişler törpülenmişler bir deri bir kemik kalmışlar. Çalışmaktan memnun işyerinden memnun olduklarını söyleseler de esas olmak istedikleri yaşamak istedikleri yerler oralar değildi onlar başka yerlerde başka ortamlarda yaşamak istiyorlardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder