Çavuşları acemi kızlara tekrar tekrar
bozuk kazanlarla ıskarta kazanlarıyla fırın arkasında talim yaptırdı. İşe
ısınmış olanlar ıskarta kazanlarını hemen ortadan kaldırdılar yüzleri de hafif
kızarmış ve gülümsemeli kızlar. O kızların tek isteği terfi atlamak fırına
yakın çalışmak bisküvi sıralarını fırından toplamak bunları söylerken de
fırında çalışan kızları gözetliyorlar. Öğrendiklerinde onlar gibi sıra gözetleyecekler
ve birbirleriyle daha yakın arkadaş olarak çalışacaklar. Birlikte yemeğe
gönderilecekler.
Fırınlar uzun ve eni de dar
konuştuklarını duyabilecekleri bir mesafede
Alıştıklarıyla, çalışanların
kullandıkları yöntemlerle ve içgüdüsel hareketlerle öğrenmeye başladıkları
işleri başlarında sıra alan toplayan kızlardan pek de farklı olmayan beyaz
başörtülü kızlar inanılmaz derecede onlara benzeyen bir görüntü ve hızda mavi önlük içinde ter içinde
ve rahatça taşıdıkları bisküvi sıraları da onların ince parmakları arasında,
önce eğitilmeleri sonra fırın bandının başına geçmeleri işe yaradı hemen
fırının demirine yanaştı gelen mallara karşı mevzi aldı fırından gelen mallar
ince ince serili yay gibi bandın üzerinden akıp
gelince kızlarda usta elleriyle mallara saldırdılar.
Bir süre bu şekilde devam etti fırına daha
yakın daha da yakın bir süre daha devam etti.
Şimdi
daha rahat arkadaşının yanına da sokuluyor
hem gelen malları topluyor hem de arkadaşı ile sohbet edebiliyor hem de
etrafına bakınıp etrafı seyrediyor.
O
ustalaşmış olgunlaşmış üzüm gibi hem bisküvi topluyor hem de diğer eli ile
bisküvi yiyor. Çok fazla bisküvi yemesi işçi kızı susatıyor hele bir de o
sıcağın altında fırına yakın çalışırken hele o floresan lambalar geceyi gündüz
yapan lambalar da varken sıcağı büsbütün vücuduna taşınıyor.
Her
işçi kız evine gidince yorgun oluyor ter kokuyorlar bisküvi ve ter kokusu tüm
vücudu terden yapış yapış oluyor yıkanıyorlar. Ve tekrar işe geldiğinde
sevinçli ve neşeli.
Evlerine varmadan direk şehre inince de
şehir ve sokaklar bisküvi kokuyor. Daha fazla koklamaya çalıştığınızda daha
fazla koku alınabilecek yakınlıkta işte o zaman ter kokusunu da beraberinde
getiriyor. Yapılabilecek bir şey de yok iki beraber gelince
Eve varınca ilk işleri uyku çekmek yorgunluktan
mecalleri kalmayınca kafaları da kızınca daha çok sinirlenip bağırıyorlar ve
kafalarını yastığa vurup öylece uykuya dalıyorlar. Hiç kimse kızların ruhsal
hayatlarıyla ilgilenmiyor kızlar çalışan birer makineye dönüşmüşken. Sadece evlerine
ekmek getiren birer makine mavi önlük beyaz başörtülü ter ve bisküvi kokan
yataklar ve yastıklar hepsinin ortak adı fabrikalı işçi kızlar, bir rüzgar gibi
mis gibi bisküvisi kokularını getiren kızlar. Sonra o kokular keskinleşiyor kızlarımız
keskinleşiyor. Keskin sirke küpüne zarar misali tenlerinde koku derilerine
işliyor, kabuk bağlıyor bir süre küçülmüş ufalmış bedenlerinde sallansalar
hemen düşüvereceklermiş gibi incelmişler törpülenmişler bir deri bir kemik
kalmışlar. Çalışmaktan memnun işyerinden memnun olduklarını söyleseler de esas
olmak istedikleri yaşamak istedikleri yerler oralar değildi onlar başka yerlerde
başka ortamlarda yaşamak istiyorlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder