20 Kasım 2017 Pazartesi

BITKINLIK

                                                 
                               USTA

        İşten iyice bıkmış işi ona bezginlik vermeye başlamıştı her zaman gülen güzü asıktı. Ağzını bile açıp konuşmaya takadı kalmamış gibi iki dudağı arasına yerleştirdiği sigarası ile dudaklarını büzmüş yüzünü de buruşturmuştu. İçerideki hayat ve onu ilgilendiren insanlar,  hepsi de aynı torna makinesinden çıkmış birbirine benzeyen petiböre fingere asorta dönmüş solgun yüzler ve birbirine benzeyen hayatlar.
       İşe ilk girdiği yıllar hiç de böyle değildi. Yeni açılmış kabak çiçeği gibiydi. Herkesin girebileceği bir işte çalışıyordu. Fakat herkesin erişemeyeceği bir mertebede, vardiya ustası olmuştu. Bütün çabası emeği usta olmak içindi. İşinde de usta olmuştu uzmanlaşmak içinde çok çalışmıştı.  Zaman zaman kırgınlıklar olmuştu işinden ayrılmak istediği sonra bu mertebeye ulaşabilmek için çabalayanları gördükçe de vazgeçti. Ustalık mertebesi çoğu işçinin hayallerini süsleyen olmak içinde umuda kapıldığı. Bunları da düşündükçe çıkmaz içine girdiği konular kafasının içinde dağılıyordu. Üstelik iş bulamadığı eski günleri kaç kez işe girmek için bu kapıyı tıklattığını da düşününce ve hayal kırıklığı ile geri döndüğünü. Ustalık önlüğü içindeki düşünceleri ondan uzaklaşıyor hayalinden tekrar işine dört elle sarılıyordu.
    Diğer çalışanları da düşündü onlar kendisinden farklı mıydı? Çoğu da onun gösterdiği tepkileri gösteremiyordu.
       İnanın fabrikadan çıkan insan yüzlerinin hemen hemen hepsinin düşüncesi de aynıydı. Onlar ki cami nedir bilmezler anne baba akraba ziyareti bilmezlerdi sadece kendi geçim derdine düşmüş insanlar. Öyle büyük paralar da kazanmazlardı üzerilerine giyindikleri önlükleri ve ellerini sokup çıkardıkları cepleri öyle fazlada derin değildi. İnanın onunda suratının yüz vermemesi de bu yüzdendi.
       Onun bir mesleği vardı ustaydı diğerlerine göre iyi de para kazanıyordu ama işe olan iştahı kalmayınca çalıştığı ortamda her yer ona toz duman darmadağın görünüyordu. Gündüz vardiyalarına geliyordu. Gündüz vardiya sorumlusu olduğundan ayrıca ek ücret alıyor ama yine de para biriktiremiyordu. Bu durumda gider ve gelirleri nasıl dengede tutacağını hesap ediyordu.
     Düzenli bir iş sorumluluk istemesi sonucunda böyle olmuştu biraz farklı para alan farklı forma ile çalışan yalnız adam, üstelik kendisini kıskanan arkadaşları da vardı. Onu küçük düşürmek için uğraşan ama o kişide uykusuna yenik düşmüş uyurken yakalanmıştı işten atılmıştı.
         Usta bilirkişinin sinirleri iyice bozulmuştu çünkü devamlı gündüzcüydü, vardiyalı çalışmıyordu. Bütün bunların üstüne bir de işinden bıtkınlık.  Çünkü her şey aynı bir gün önce ki iş neyse ertesi gün de aynı işin başında. Üstelik önlerindeki iş de her zaman ki bildiği iş sahiplenip de sahiplerine karşı da savunduğu iş. Hatta ara sıra ortalığı birbirine katmaları ve daha sonra uzlaşmaları bile birbirine benziyor. Onun dünyası burası dışarıdaki dünya sanki önemli değil. Aşırı süslenmeye özentili giyinmeye de gerek yok nasıl olsa çoğu örneği ile bütünleşiyor ortalığa uyum sağlıyor. Ama gerçekten de bu büyük bir sıkıntı sebepler ve olaylar kurallar sınırlamalar çoğunluğu da kafasının içindeki kısıtlamalar. Yani içerden veya dışardan gelen bıtkınlıklar ve hiç birinin de asla e asla zengin olamayacağı ya da fakir olamayacağı bir iş. Makinenin ekipmanın bir parçası gibi kendisini genç enerjik dinamik de hissedemiyordu. Uğraştığı meşguliyeti ona hiçbir zaman enerji verici görünmüyordu. Tahammül etme sabretmek bu demekti. Kendisi dışarı çıkan arkadaşına sigara siparişi verirken kendisine burada makinelere bağlı kalıyordu ve bunun açıklamasını da yapamıyordu.
           Bütün çalışanlar için durum aynı vasıflı vasıfsız memurlar idari bölümler içinde aynı sürdürülmesi zor gibi görünen işler aslında zaman, vakit hepsi için aynı idi. Hepsi de makine ve ekibin bir parçası ve hepsi de gündüzcü bu durum onu üstelik hem desteklemeli hem de teşvik etmeliydi oysa ki,
        Zamanla bıtkınlığın işine müdahale edilmek demek olduğunu söyledi. Ama müdahale de edilmiyordu. Öyleyse burada bir sorun vardı o da kendisindeydi burada yaşamaya mecbur hissetmesindendi. Bir yere bağlı kalmak için için kendini yiyordu. Neden böyle bir düşünceye de kapıldı bilmiyorum ama zamanla sanırım birikimle ortaya çıkmıştı. Çünkü ekip içinde onun görevini işini yapmaya hatta bayıla bayıla yapacak gönüllü kaç tane usta adayı var. Bazıları gerçekten o görevi hak edeceği halde bazıları da gerçekten o görev için yetkin değildi.
        Aslında zamanla oluşan şeyler kimse kimseyi de suçlamamalı kimi dışarıdan dayatılan kimi içeriden insanın kendi kendine dayattığı şeyler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder