15 Kasım 2017 Çarşamba

KAFASININ İÇİNDEKİ TİLKİLER

   Güneş iki mızrak boyu yükselmişken o kişi elinden kendine yastık yapmış hala uyuyordu. Ruhunda esen fırtınalar üzerinden gelip geçen kavak yelleri de onu yorgun ve bitkin bırakmıştı.
          Eğilmek doğrulmak iş yapmakta da ona göre şeyler değildi. Gözünün önünde dönen ona olan işin saldırısı kendince iş ile kurduğu bağ onun kafasında böyle oluşmuştu. Böyle bir düşün içinde kendisi de işe yanaşmıyordu.
        Yumuşacık yatak, işe gitmeden önüne konulan yemek, bütün gün o yatağın içinde uyumak kalan zaman içinde sedirde uzanmak,  hiç kımıldan otursa oturacak, kimse de ona kalk şuraya otur da demeyecek.
        Şimdi de hiç bir şey düşünmüyor gibi duruyor ıslak ıslak da bakıyor. Kim bilir kafasının içinde kaç tilki, fare dolaşıyor kaçını yakalamaya çalışıyor. Büzülmüş kıpırdamadan duran kemiriciler kuyruklarını kaldıran tilkiler hepsi de onun içinde birlikte yükseliyorlar, kabarıyorlar, birleşiyorlar ve çoğalıyorlar üretkenler. Kendisi de iç sesi ile onlara böğürüyor bir öfke savar gibi dili ile onların yalanlarına sövüyor bir diğer taraftan da onların yalanlarını savıyor. Yani her şey kafasının içinde canlanıyor.
           Mutsuzdu. Bunları yaşamayanlar bilemezler. Kavrayamazlar ancak karşılarına geçer yorum yaparlar arkalarından konuşurlar ‘’Ne kadar da tembel,’’ diye. Oysa onun gözlerinin içine baktığınızda onun ne kadar da bedbaht olduğunu anlarsınız.
           
    ‘’Ben çalışıyorum mutluluğu yaşıyorum üstelik işimi de seviyorum.’’
      Kalabalıkta makina ve insan uğultusunda az bir paraya ama o fabrikalarda çalışanların mutlu olduklarını da görünce oraya girmek ve çalışmak onunda aklına yattı.
            Kalabalıkta çalışmanın ne demek olduğunu anlayabilmesi içinde oraya gitmesi üç gün çalışması gerekiyordu.
           İşe girdiğine seviniyordu. Zaman hızla geçiyordu. Keyfi yerine gelmişti mutluydu seviyordu işini kendine göre derinden yaraları vardı onlara kabuk bağlatmıştı.  Oysa o şimdi evinde oturuyor olsaydı kafasının içinde neleri kurcalıyordu. O tilkiler ki avutulmaz bir kederle dolanıp duracaklardı kafasının içinde. Her insanın yaptığı gibi olmayacak şeyleri düşünmek, olanlar üzerinde senaryolar düzmek.  Kaç kez de namuslu, namussuz işler gelip onun kafasını ağrıttı. İyi işte işi onu kurtardı boş işlerden. Akşam evine gidince de erken yatacaktı ne de olsa ertesi güne çalışacak bir işi vardı.
         Lahana yöntemi izleniyor hayat onu haşlayarak döverek parçalara ayırarak hazır etmeden o kişi durmadan dürtülüp çalışmaya hazır hale getiriliyor. Tamamen elden ayaktan düşmeden tamamen çalışma ve verim verme özelliklerini de kaybetmeden dürtmelerle aynı tadı ve kokuyu da vererek iş sahasına girdiklerinde de normal birbirlerinden farksız oluyorlar.
          Onun kafasının içindekileri düşünmesine izin var ama onun tembel çalışmazken görmek artık zor.
                           


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder