İçindeki ses bağırıyor, ‘’Hayır
hayat bir oyun değil!’’ İçinde bir yığın canavar var vahşet var hayat bir savaş,
zalimlerle kovalamaca bir savaş.
Hayır, hayat gerçekten iki başlı büyük
bir oyundur. İçimizde pusuya yatmış
düşmanlarımızla baş edebilirsek, öldürmek yıkmak yok etmeyi hep o içimizdeki büyük
zalim düşman yapıyor. Şeytanın öç alması için nefsimize söz geçirmesi ve bütün
iyi güzel olan şeylere hırsla saldırması ve senin de ona kul köle olman zalimce
onun isteklerini yerine getirmen için. Büyülenmiş gibi kuklaya dönmüş emir eri
bir asker gibi. O çalar sen oynarsın ipler onun elindedir çünkü,
Önce içindeki düşmanlarınla
savaşmalısın akşamın şerrinden, ama sen de artık biliyorsun düşmanlarını bir
kaçı ile birkaç kez karşılaşmıştın birkaç kez de birlikte beraber olmuştunuz.
Yemeğe besmelesiz başladın uyurken de öyle elindeki güçleri onun ellerine
verdin. Sabah iş hayatına başladın acele ettin sabırsızlandın
Tam yanacakken pişecekken ateşi söndürdün
hamdın üstelik tam yanacağın yerde kendi kendine ettin yüzünde sevinçliydi
üstelik kendin ettin kendin buldun.
Böylece yine şeytanla dostluk kurmaya devam ettin. Onu dost eyledin dost
bildin. Gerçekten de öfke ile dost olmuştun öfke şeytandandır sana zarar veren
öfke.
Ömür bitiyor ve sermayeden gidiyor. Ne olacaksa bir an önce olsun. Hayatı
kabala yaşayalım hayatta biz çalalım, biz oynayalım, biz yönetelim, baktık ki
işler istediğimiz gibi rast gitmiyor kendimizi başka işlere yönlendirelim yoksa
hepten hapı yutarız. Ömür bitiyor bu çok kötü çünkü ben daha yaşamadım ki
hayatı demek çok kötü. Hayatı ömrü kendi elimizle yedik bitirdik tükettik hesabını
yap şimdi nasıl geçirdin hayatı? Nasıl gidiyor hayat? Daha yeni gelecek
hayatlarımız var zaman varmış gibi. Var mı? Cevap veremedi.
Öyleyse üstesinden geleceğim içimdeki
düşmanlarımın o yüzündeki başaracak olmanın sevinci hayata sıkı sıkıya
sarılmanın. ‘’Buldum çözümü buldum!’’ Şeytanın bacağını kıracağım nasıl kıracaksın?
Tam dilimden kaçıyordu yakaladım tuttum onu söyletmedim, elim tam acele
ediyordu hele bir dur dedim, tuttum onu da ayaklarım acele acele yol ver
diyorlardı hemen ayaklarımı altıma
topladım yol vermedim. Kuş gibi hafifim şimdi
O kişi yine akşam acele acele ateş
yaktı yemek pişirdi besmelesiz büyük bir iştahla yedi. Çünkü şeytan yine onu
kandırmıştı. Çünkü şeytan yine onun
içindeydi akşama kadar da onunla arkadaşlık etmişti. Çalışma hayatının içinde
günlük işlerinde inişte çıkışta her bir taşa ayağı takıldığında hayata
sövdüğünde.
Oysa hayat o kadar hayranlık verici
ki o kadarda güzel ki dön bir de diğer taraftan bak gözlerini farklı bir pencereden bak hiç farkına varamadığın güzelliklerin de
farkına varacaksın. Sen de farkında değil misin sanki dünyaya yeni geliş gibi yeni
bir biçime bürünmüş gibi her sabah yeniden doğuyormuş gibi yepyeni bulmak kendini
Aslında bazı sorunları insanların
kendileri yaratır bazı sorunların çözümünü de kendileri bulur.
Zaman akıp gidiyor durmaz yerinde, evren
akıyor yıldızlar akıyor, atlı karınca dönüyor. Şafak söküyor. İnsanın yaşama
sevinci artıyor ve sönüyor. İnsan doğuyor büyüyor ve yaşlanıyor. Haber verilmiş olsa ne zaman öleceğimiz şurada
da oturur beklerim. Süslenir püslenir ölümü beklerim. Püffff sanki ahirete de
kat kat hazırlık yapmış da Allah’ın ipini de yukarıdan yakalamış gibi.
Kartlaşmış yaşınla o çok sevdiği Allah
kavuşmak istermiş gibi sanki gitmesi istenmiş de gitmesi gerekli imiş gibi
elini de göğsüne dayadı tevazu halinde ayaklarını kıvırdı secdeye kapandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder