Kızlar iki sıra halindeler birinci fırından gelecek
olan malı bekliyorlar. Tıknaz fırın ustası ‘’Mal on beş dakika geç gelecek, fırında
arıza var.’’ Diyor. Fırının tam üretime geçeceği vakit sabah sabah kızlardan
tam verim alınacağı vakit, kızların orayı terk etmesi isteniyor. Kızlar saatlerine
bakıyorlar ve sıradan çıkıyorlar. Kızlar hızlıca başka bölümlere kaydırılıyor, hep birlikte uğultulu sesle başka işe yönlendiriliyor.
Arıza yirmi dakika sürermiş, kızlar yine saatlerine bakıyor
Eskiden
de öyleydi mal üretim gecikti mi kızlar başka işlere yönlendirilirdi.
Süreç otomatikman işliyor. Çünkü
fırının daha fazla üretime ara vermesini istemiyorlar. Çünkü bu işler
sorumluluk ister ve yaptıkları iş hem zor hem de kesintisiz üretim ister. İşte
bazen fırınlar bu şekilde arıza da çıkartabiliyor. Birinci fırının başı ustalar
sorumlularla dolu tüm ekip ve atölye çalışanları hep birlikte elleri telaşlı
yüzleri gergin ellerindeki takım çantalarıyla birlikte gidip geliyorlar. Ayrıca
atölyecilerin ilgilendiği elektrikçilerin tamir bakım ustalarının ilgilendiği
bölümler var. Eğer ki motor da arıza yoksa ki ayrıca motor bölümüne bakan
teknisyenler var. Motorun arıza yapmaması büyük şans eğer ki tek bir cıvata da
yanlış yere takılmışsa o da arıza demek. Koca fırın ağır ve hantal bir makine
eğer ki kusursuz bir hareket içinde de çalışmazsa çünkü üretimin serisi için
her detaya da dikkat edilmesi gerek. Her biri için ayrı bir hedef belirlenmesiyle
de arıza ile ilgili detaylar. Ki öyle olmasa bütün fırın durdurulmaz ve
arızanın giderilmesi de beklenmezdi. Bir arıza esnasında bilirkişi usta olmak
her cıvatanın nerede olduğunu daha doğrusu montajını bilmek bu konularda da
ustalaşmak eğitim bilgisini almak.
Boşa giden tek bir hareket tek bir kuru gürültü
yok. Onlar ki fırının daha fazla üretime ara vermesini istemiyorlar. Onlar
işlerinde usta olmuşlar işlerini seviyorlar çünkü orada çekirdekten yetişmişler.
Hepsi de bozuk kısmında kendi kendiliğine gelişen ve yetişen birlikte eğilip
büğülen birlikte fırın demirlerine yapışan insanlar bunlar.
Sıcak bir hava sıcak bir ortam fırındaki
arızayı bulmak tamir etmek ayrıca hepsi de vakit alıyor. Fakat onlar da kendi
yöntemlerini kullanarak daha çok veri elde ediyorlar ve arızanın büyük bir
kısmını da kendileri hallediyor ve arızayı giderip fırını çalıştırmayı
başarıyorlar. Eğer ki işleri de yolunda giderse kısa bir süre sonra da üretime
geçilebilir. Onlar ki bilirkişiler ve morallerini bozmuyorlar çünkü bunun gibi
şimdiye dek ne arızalar atlattılar. Ve onlar arızayı bulup giderdiler. Eğer ki
bu işte usta bilirkişi olmasalardı kesinlikle bu işi beceremezlerdi. Usta demek
işini en iyi yapan demek ve diğerlerine göre de işçiliği bir üst seviyeye
taşımış kişi demek. Onlar da uzun yıllar
emek vermiş dikkat inceleme gözlem ve gayretleri sonucu bu mertebeye
ulaşmışlar.
Kendilerini serbest bırakan kızlar,
işyerinden izin almak isteyenler idari bölüme girip çıkıyor. Kendilerine başka
iş arayan üç beş kız da ıskartaların olduğu bölüme yönlendiriliyor. Böyle
durumlarda çavuşları kızları bir an olsun boş durutmuyor. Kızların ise zihinleri
ve kulakları sürekli dinlemede ve beklemede her an da tetikte. Çavuşun işçileri
kumanda eden o sesi çavuş bas bas bağırıyor ses kızların olduğu yere geliyor. Kızlar
başlarını çevirip o yöne bakıyorlar. Bir başkası kızların yanına koşup onları
çavuşun çağırdığını söylüyor ama kızlar hareket etmiyor. Çünkü tıknaz fırın
ustası malın geldiğini haber veriyor fırına mal verildiğini kızlar yerlerini
hazır ediyorlar malın gelmesine kadar orada öylece duruyorlar. Kızlar
birbirlerine bağırıyor ‘’Mal geldi,’’ tıknaz usta bağırıyor ‘’Mal geldi, ’’ ve
ardından da çavuş bağırıyor ‘’Mal geldi,’’ kızlar sıraya giriyor. Omuzları
kalkık eller tetikte ayaklarıyla da gel git hareketleri yapıyor durdukları
yerde. Onlar ki boyunlarına geçirdikleri işleri o iş ki her yerde kirman
gibiler her yerdeler hızlı hızlı hareket halindeler.
Tıknaz fırın
ustası malı verince neşesi yerine geliyor. Mallar fırının üzerinde düzenli bir
şekilde kızların önüne doğru ilerliyor. Kızlar tek sıra halinde dizilmişler
fırından mal topluyor. Kızlar malları toplarken de birbirlerini eğliyor. ‘’Yarın
sen ne yapacaksın?’’ Yapacakları işlerden bahsediyor. Birlikte de bir şeyler
yapabileceklerinden çünkü kendisi gezginci her gün iş çıkışı bir yerlere gider
sanki mecburmuş gibi ya sen? Sen de gezmekten hoşlanmıyor musun? Sonra birlikte
sanki ortada gülünecek bir şey de varmış gibi de gülüyorlar.
Birinci fırında bandın üzerinde mallar gelip
geçiyor kızların önlerindeki kutular mallarla dolu, fırın boyunca sıra ve
kızların duruşları hiç bozulmuyor. Az ileride de seyyar paletlere yüklenmiş
mallar var.
İşyeri, kızların erkeklerin ve makinaların
üretim yaptığı koca bir mutfak adeta.
Peki
orada çok kız var mı? Hem de bir sürü
Peki
erkeklerle konuşurlar mı?
Tabii
konuşurlar
Belleri yorulanlar elini beline atıyor
bellerini bir o tarafa bir bu tarafa çeviriyor. Yüzleri bisküviye bakmaktan
sararmış kızarmış, göz kapakları yorgun utangaç tavırlı kızlar, ellerindeki
bisküvileri kutulara dolduruyorlar. Bu bisküvi işi sıra alma onların mesleği
oldu belli. Arkadaşı ile karşılıklı işleriyle birbirlerini dengeliyor hiç vakit
kaybetmeden bir de bakmışsın ki karşılıklı aynı fırında aynı iş üstüne düşüyor.
Birlikte çalışıyor.
Eskiden öyleydi hep öyleydi
Bir film gibi
geçmişte gördüklerimde gelecektekilerin de görecekleri aynı şeyler. Senin
niyetin ne öyleyse? Geçmiş ile gelecek nesli tanıştırmak Böylece herkesin de
aynı işleri yaptığına inandırmak. Onlar ki bazı şeyleri sadece kendilerinin
yaşadıklarını zanneder.
Elbette kirli
anıları o kurşun gibi ağır sözleri çocukluğumu da saymazsak bazı şeyleri herkes
de yaşıyor.
Bisküviler
sıra sıra geliyor eskinin çocuk işçisi çocukluğuyla birlikte bisküvileri de
dolduruyor kutulara farkında olmadan
Sizce yolun
sonunu da görebilecek miyiz?
Tabii emekli
olunca
Orası çok uzak
değil mi? O kadar değil sekiz yıl sonra rahata erersin sıcacık yatağına gidip
gidip gelirsin üstelik o kazandıklarını harcayacak vaktinde çok olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder