23 Kasım 2017 Perşembe

BİSKÜVİ ISKARTACISI

         Fırının başında ki kızlar hep laflıyorlar hem de malın gelmesini bekliyorlardı. Mal geldi. Fakat fırının ilk mal verilişinde gelen bisküvilerin hiç biri de tam olması gerektiği gibi değil. Fırın ustası da daha henüz bozukta aşağı inmemiş. Kalite kontrolcü malların fazla kabarmış olanları şekli bozuk olanları gramajı ağır hafif olanları az pişmiş çok pişmiş olanlar renk kıvamı tutmayanları fırının üzerinden eli ile ayırıyor. İşaretlediği yerden itibaren ıskartaya alınacak. Kızlar da yardım ediyorlar onlarda kutuya girecek olan malın yüz ağartmasını kaliteli olmasını istiyorlar. İşte üretimden tam randıman alınamayan ıskartalı durumlarda. Eğer ki üretim ıskartalı devam ediyorsa kızlar bu kez de çuvallamaya yardıma ediyor. Böylece iş çığırından çıkmadan mallar ıskartalar çuvallanıyor.
           Sıra sıra bisküviler çuvallara dolduruluyor ıskartalar çuvallanıyor. Ne yapsın yani çuvalın ağzını açmasında mallar yere mi dökülsün? Çünkü bu kusur kendilerinin değil gelen mallar bozuk, ıskarta onun yapması gereken çuvalın ağzını açmak, çuval doldu başka çuval bir taraftan da sıraları alıyor ve dönüyor tekrar çuvalı kontrol ediyor.  İşe başladığı günden beri fabrikanın ıskartacısı onun yapması gereken de elinden gelen iş bu. Çavuşu onu bu işe layık görmüş. Onun gelmediği günler çavuş onun yerine koyduğu kıza hem kendi yardım ediyor hem de yönetiyor. Onun eline kimse su dökemez. Onu eli illaki değecek bu işe illaki o olacak.  İşinin hakkını veriyor değerini, ‘’Ne yapıyorsun?’’ Diye bir sor bakalım ‘’Iskartacıyım,’’ der. ‘’Çuval dolduruyorum,’’ der. Onun elinden gelen iş ve işini en iyi şekilde yapan yine o.
   Çavuşun ıskartacıya güveni tam. Ondan önce çavuş pek çok kez ıskartacısını değiştirmek zorunda kalmıştı. O fırından gelen sıraların önemini bildiklerinden sıralar arkaya gitmesin diye onu arkaya bırakmışlar. Iskartacının da usta olması gerek birazcık da kıdemli. Iskartacı demek her bakımdan her yeri bilen işçi demek. Vardiyanın yüz akı demek. O kendine has alışkanlıklar edinmiş hemen fırından mal verildi mi o çuvalıyla ortaya çıkıyor koşuyor çuvalı fırının son dökülen ağzına dayıyor. Kızlar malı inceler kalite kontrolcü ıskartalarını ayırırken o da mutlu mutlu çuvalını doldurur. Ama bazen de patlama noktasına geliyor çünkü fırından ıskarta çok geliyor çuvallar ağzı beraber doluyor.
     Aslında yaptığın işi en iyi en güzel şekilde elinden geleni ardına da koymadan yapmak bütün mesele bu. O da çok güzel temizlik yapar çuval doldurur. İşini hiç konuşmaksızın yapar eğer ki konuşacak olsa bildiği konulardan konuşur çoğu sorulan sorulara da bilmediğini söyler. Gördüğü halde görmediğini. Konuşmamaktan ki muradı hep gezici olduğundan neden nasıl niçin sorularının muhatabı yine kendisi olacaktı. En iyisi bilmediğini görmediğini söylemek ya da hiç konuşmamak.  Bu yüzden hiç kimse de onu sevmemezlik etmezdi. Kapalı kutu gibi kalıyor ve işine bakıyordu.
   ''Ne bakıyorsun?'' ''Şey şu çuvalları arabaya yüklememe yardım eder misin?''


                                       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder