11 Ağustos 2017 Cuma

MUTLULUK ve TEBESSÜM

        Mutluluğun anlamında geçen tebessüm kelimesinin içinde yatan gizli sır.  Bir mutluluk oyunun parçası mı?  Dış cephe boyası mı? Ruhumuzun derinliklerinden gelen içinizde fıkırdayan ve dudaklarınızda küçük damlalara dönüşen ince yağmur tanesi mi? Esen bir rüzgar mı? Nedir yüzümüzdeki o tebessüm? 
        Bir menfaat çıkar ilişkisinin sermayesi mi? Ya da yok olmuş körelmiş duygulara vurulan bir gemin dışa yansıması için dudaklarımız arasında oluşan bir volkan patlaması mı? 
       Ben mutsuzluğu bilmem. Bu benim mutluluk anlayışımda gizli hayatı doya doya yaşıyorum duvarım dört duvar pencerem tek, sevdiğim okşadığım insan sayısı iki gurbetten beklediğim bir telefonum yok menfaat çıkar ilişkilerini sonsuza kadar dondurdum benim lügatimde yok. Dünyam ısısız bir ada çevresinde ev yok mutluluk şarkısı dilimin söylediği tek dostum Rabbim beni anlayan konuştuğum sohbet ettiğim. Parıltılı yıldızların arasında aramadım mutluluğu sade bir yaşamdan çıkagelen bir elmas tanesi kadar saf temiz ve nadir. Mutluluk oyunu hiç oynamadım yaşadım mutluyum kendimle barışık, iç dünyam bir sabun köpüğü kadar temiz köpük kadar boş değil. Yalnızlığım yalnız gibi fakat yalnız değil hayal dünyam dopdolu. Mutluluğum sıra dışı tartışmasız anlatılamayacak kadar güzel mükemmele yakın başka bir alem. Kendi çabamla kendi özverimle ben bunu başarıyorum.
       Mutluluk sevgi ile eş değer değil mi?  Mutluluk ile sevmek kardeş değil mi? Sevginin bir diğer yarısı ne peki?  Acı ıstırap keşkeler mi? Ya da fedakarlık vefa mı? Ya da çıkar sevgisi mi? Hangisi sevginin hangi yönü mutluluk ile kardeş?
     Ben mutluluğu katıksız natürel olarak içimde kendi kendimce yaşıyor saklıyorum. Rabbime yakın olmak, mutluluğun bir yanında sen diğer yanında o sonra da paylaştırıyorum sevdiklerime dilim dilim.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder