Kendi toprağını eşele dur ne varsa
kendi toprağında var. Kendinden beslen ayakların götürsün seni ulaşmak
istediğin yere. Onlarda da vardır kendi içlerinde kendi cevherleri onlar da
kendi bağırlarından çıkarsınlar öyleyse.
Beni sıkıştıran boğan ne varsa eğer onlarda da yoksa onlar nereden
bilsinler kendilerinde cevher olduğunu kendi kendilerine hapis etsinler öyleyse
güveli bohçalarda ve paketlerde saklasınlar orada mı bulacak aradığını? İnsan
önce kendisini okuması gerek kendisini açıp okumalı tıpkı görmek ve bakmak aynı
şeyler olmadığı gibi belki sen çok ender bulunan nadide bir değersin kişisin.
Sen karşında seni hor gören boş tenekelere aldırma, bütün ilim bilim fen senin
beyninden şavkarsın onların şaşkın bakışları altında, aydınlığı arayan karanlığı
da bilir gerçeği kendini fitilleyen acı gerçeğin için, ''Benimle alay ediyorsunuz
benim sinirlerimi zorluyorsunuz. Dişlerimi birbirine geçirtiyor ağzımın içine
gömüyorsunuz.'' Ben ise kapıda bekliyorum o kapıda belki kilidi de bende o kapının
belki sizler sürgüsünü bile çekmemişsinizdir önünüzde ki kapının belki gün ışığı
hemen kapının arkasında sürgüyü çekmeye bile erinirsiniz belki ve açıklamak istemediğim
daha bir sürü yığın atalet birikmişse senin ruhunda. Elinde keser çekiç tornavida olsa ne yazar
atalarında kullanmamışsa zamanında sen de eski atalarının koyduğu adla
kalacaksın sonunda.
Solgun sönük silik bir yaşam yol kenarına süpürülmüş küllük gibi döküntü
gibi kaldırın şu çöpü buradan diyecekler seni görünce bedenin o hiç işlememiş
kolların arasında. Baba mirası alın terin de yok ki hiç terletmemişsin ki bedenini de sen de
sahiplenmek istersin bir de. O yük sana ağır gelir kaldıramazsın tabi önce işe gitmeyince
ama yine de gözün takılır şurada şiş makas ve keseri görünce, az ilerisinde de
aydınlık günler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder