4 Aralık 2017 Pazartesi

FIRINA MAL VERME

          Fırın  ustası, çalışan fırının üstünde üstü başı da yağa pasa bulanmış gece vardiyasının sabahına doğru güçsüz ve boğuk sesler çıkartıyor.  Gözlerinde ışık söndü sönecek şuraya bir yatak serilse hemen de uyuyacak kara gözlerine göz kapaklarını indirmiş solgun yüzü de beyaza boyanmış. Ne kadar işi ile barışık etrafına yumuşak bakışlar gönderse de onun hayatı tersine çevrilmiş gibi, olmuş gecesi gündüz,
       O fırının üzerinde yeni çıkacak ürün için hazırlıklar yapıyor onunla uğraşıyor bir gidiyor bir geliyor o uykusuzluğun çekilmediği sabaha yakın o havadaki sesler ustalarla işçilerin birbirlerine yankılanarak devam ediyor. İndir bindir, kaldır, sök, tak, al ver, sesler uzaklaştıkça kesiliyor ve tekrar başlıyor ustanın gözleri parlıyor fırından mal veriliyor ince bir sıra yüksek ateş içinden pişerek geliyor o fırının iki yanında ustalar koşuşturuyor her gidiş gelişte kesik kesik mallar fırın çıkışında beliriyor sonunda nihayet kesintisiz uzunlukta mallar upuzun görünüyor. Fırın ustası darmadağın bir gölge gibi gidip geliyor hamurun gramajını tartıyor biraz incelt bu tarafını değil hayır öbür tarafını, sıkıştır, indir kalıbı tamam kendisi tekrar hamuru alıyor, tartıyor, malın sağı solu dengelenmiş tamam usta salınarak ayakları da yerleri süpürerek geliyor. Hava peynirli kraker kokuyor. Yemeğe doyulmayan kokusu da havanın içinde işçiler o havayı burunlarına çekiyor sesler kalınlaşıp elleri kolları düşerken hemen o an orada uyuyuverecekler sanki hava da hazır ağır kızartma yağı kokarken.
   Fırın çalışıyor fırın ustası malı fırından vermenin rahatlığıyla sıska kollarını birleştirmiş suratı ışıl ışıl parlıyor kendinden geçmiş durgun ama pür dikkat dinlenmek nedir bilmeyen bedenleri gözleri de hep fırının üzerinde. Gözleri önünden fırının yukarısından aşağısına mallar altın sıralı liralar gibi akıp gelip geçiyor, gözleri de kıpırtısız malları seyrediyor kabarmış, şişmiş, büyümüş, incelmiş, ağırlaşmış hemen gözünden de hiçbir şey kaçmıyor.
     Mallar paketlenmeye başlıyor ilk gelen mallar kaba ve hafif. Fırın ustası hızlı adımlarla  uzun fırın arasından tekrar bir iç çekişle gidiyor. Arkadan gelen mallar gramajları iyi o kuşkudan da kurtulduktan sonra bin derece ateşte pişen sıcak malları elinde fenerle kara çerçeveli fırın kapaklarını açıp kontrol ediyor kendi kendine fısıldıyor. Fırın kalıbının yanına gidiyor fırını kalıbına mallar boydan boya yapışmış hamuru geri çekiyor ve tekrar hamur veriyor sonra fırının kapaklı gözlerinden fırının içlerine bakıyor fırın çok kısa bir ara veriyor tekrar üretim devam ediyor başka ara da vermiyor gidip gelen yanında koşan fırının üzerinden atlayıp mala saldıran ışıltılı gözlerini fener gibi kullanan. Gözlerin ateşe bakmaktan yanacak gözlerini örtecek bir şeyler bul.

      Ve sabah oldu evine gidiyor. Kan çanağı olmuş gözleri birden iniyor. İliğine kadar uykusuz. Ne yer ne gök gürültüsü hiçbir şeye aldırmadan uykuya dalıyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder