Kızlar
çoğalıyor ve gün geçtikçe de daha çok sayıları artıyor. Kızlar için burası da
bir okul aslında hayatın gelgitlerinin baskılarında onların da heyecanları
arttığında yoğunlaştığında her bir kız da bir mucizeler yumağı aslında her
birinin kendi içlerinde konuştukları kendi aralarında konuştukları aslında olmak istedikleri bazen umursamazca
anlattıkları bazen de görkemli bir havada işte o zaman tek olmak yalnız kalmak
onca çokluğun içinde yapayalnız kalmak cıvıl cıvıl ötüşen kızların arasında.
İşte o kızı anlayamıyorlar kuşkusuzca onun arkasından da konuşuyorlar neden
yalnız kaldığını? Neden soğuk olduğunu? Neden ortama katılmadığını? Neden
onlardan kaçtığını? Hatta onun da değişim geçirmesini kendi aralarına girmesini
her şeyin çalışmak bisküvi ve makinalardan üretimden ibaret olmadığını,
duygularını da harekete geçirmesi gerektiğini, onlarında yemeye içmeye ihtiyacı
olduğunu, onlarında doyurulması gerektiğini, gel biz e katıl bize hem işe hem
söze diyerek o kızı da iknaya çalışıyorlardı. Kısacası kıza onların rolünü
oynama teklifi getiriyorlardı. Kendisini örtbas etmesi onların bir parçası
olması gerektiğini topluluktaki kızlar gibi hareket etmesini yoksa kendisini
anormal karşılayacaklarını söylüyorlardı. ‘’Benim de değişim geçirmem onlar
gibi olmamı istiyorlar. Ne onlar şehirler inşa eden müteahhit mi nedir bu?’’
Evet maalesef topluluk kuralları diyorlar. ‘’İyi de ben de istemediğim halde bu
toplumun kurallarını uygulayamam ben Seval, Raziye, Gülten ve Halime üzerinde
iyi izlenim bırakacağım diye de onlar gibi olamam. Benim derinden hissettiğim
duygularım var onlar için kendimi değiştiremem. Bunun için kendime acı
çektiremem.’’
Hep birlikte
bir gün onların ısrarlı sabah kahvaltısını kabul ederek yemeğe gittik. Ben
onların bulunduğu ortama hayranlık duyduğumu onların arasına katılmak için can
attığımı zannediyorlar ama öyle değildi ben hiç onların yaşantılarına özenti
veya hayranlık duymuyordum. Benim tek bildiğim ve izlediğim bir yolum var o
yolu takip ediyorum. Kendim ancak öyle dengede durabiliyor kendimi
koruyabiliyorum. Farklı yöne doğru akan kızları görüyorum mesela benimle aynı
fikirde olmayanları Filiz, Neşe, Hülya Firdevs, Nesrin onların içini oynatan
şeyin benim içini oynatmaması ve yüz ifademin de bunu en iyi şekilde açıklamış
olması o kızlarda o günden sonraki yemek toplantılarında beni çağırmaktan vazgeçmişlerdi.
Kendimin
temsil ettiği edildiği bir grup da yüzeyin altında kaldığımda ezilip
büzüldüğümde parçalanmış olduğumda bile beni bir bütün olarak kabul edebilecek
bir grup. Coşkuyla katılıyorum bu gruba oturup konuşuyor sohbet ediyorum
onlarla, çünkü arkadaş gruplarında mantıklı konuşmak mantıklı düşünmek ve benim
de o an neler hissettiklerimi bilmelerini bilmek benden söz ederken de arkamdan
da söz ederken de nasıl söz edeceklerini bilmek bunu hissetmek bu da önemlidir.
Fabrikada sıkı bir iş gününün ve çalışmanın içinde birbirimize ödünç verdiğimiz
bilgiler bir başkasını da ilgilendirmiyor. Hepimiz meşgulüz hepimiz yorgun
hepimizin ulaşmak istediği bir hayali var ve hepimizin de önünde yapmamız gereken
bir işi var. Bütün emeğimizi gücümüzü önümüzdeki işimizi yapmak için
kullanıyoruz.
Şimdi ben de
bu atmosferden etkilendiğimin bir kanıtı olarak burada o kalabalığın içinde
kızlar arasında kendime de bir mum yakarken arkalara atılmış istek temenni ve
arzularıma da kavuşmuşken kendi iş önlüğümün ve kızların bana verdiği gücü işte
o zaman hissedebiliyorum. Evet her şey elverişli ben de havama girdim yani
onların havasına kaç kez onlarla aynı makine da buluştum kaç kez konuştum kaç
kez derdimi paylaştım. Bilmiyorum. Kızların arasına girdim. Kendimi ben olmayı
da bir kenara bıraktım biz oldum kendimi de anlatmaya tanıtmaya da kalkışmadan.
Sohbetlerimizde birbirimize de göndermelerde bulunarak. Bazen de aklımıza
geleni öylesine havaya savurarak ama son derece rahatlıkla yapılan konuşmalar
konudan konuya geçerken sözler birbiri üzerine atlarken ihtiyacımız olan hız ve
sıcaklıkta cümlelerin birbirimizin içine akması duygularımızı eritmesi bazılarını
da bir lav olup yakması, kimisinin de havası bulup kendisinde bir hava bulması.
Hayır hayır sıkıcı değil sadece birlerce sayfalık bir kitap gibi birbirimizin
kitabını da okumak yerine aynı zamanda kendi kitabımızı da okumak, gelen
eleştirilere de cevap bulmak. Harika bir kalabalık harika bir kız topluluğu
harika kızlarla ortaya çıkan o ara verilmeden yapılan konuşmalar gülüşmeler
söyleşiler bakın nasıl da her harf aralığından eğri büğrü dikkatsizce ortalığa
savrulan kelimelerden her birinin ulaşmak istediği hayali hayat hikayesi ortaya
çıkıyor. Dikkat et şurada lekelenmiş bir yer var hızına ve dikkatsizliğine heva
ve heveslerine kendini teslim etme dikkat et, yanarsın kendini feda ettiği şeye
dikkat et. Hayat ince uzun bir tire sen
de bir çizgi çek hayatına ve bir başlangıç tarihi belirle sonra bir soru sor
kendine sonra ben de varım de sağını ve solunu bildiğin sana değer verildiğini
bildiğin arkadaşlarının içinde
Biraz geç olsa da zamanla ben de anlıyorum
çalışma iş ortamı ve arkadaşlığın püf noktalarını ve zamanla ben de onların
ritmine giriyorum ve zamanla ben de beynime bazı şeyleri de iknaya kabul
ettirmeye çalışıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder