15 Aralık 2017 Cuma

KADININ ADI YOK

               BEN KİMİM
       Bakın o işyerlerini kötüleyenler nasıl da geri dönüyorlar. Çünkü o koku onların üzerilerine yapışmış silkinip atamıyorlar. O koku öyle bir koku ki damarlarındaki kan gibi içlerine sızıyor o artık o değil onlar olmuş beni de etkilemiş. ‘’Ben de değil ben de değilim bir ben vardır benden içeri,’’ dediği gibi onun içinde de başkaları var. Ayşe Fatma Fadime Hülya var. Kendinde onlardan izler görüyor onlar gibi yürüyor onlar gibi gözlemliyor hayatı oysaki o onlardan kopup ayrılalı yıllar oldu. Örneğin  bir zamanlar fabrikaya girip de o kalabalığa karışan kız nerede o kız? O ürkek şaşkın acemice bir hikaye konu olan kız kim? Şu fabrikaya vinçle getirilip yerleştirilmiş gibi okkalıca duran kim? Sonra yüzü morlu gelen kadınları kırklı yaşlarda karnı burnunda karnı patlayacakmış gibi işe gönderilen kadın? Koştur koştur ter içinde servise yetişen ve servisin içine atlayan her biri de bir hikaye her biride bende bir iz taşıyor. İçimdeki anılar işte o zaman baloncuklar halinde sözcüklere üflüyor. Ve anılar bir anda aklıma gelirken kendimi de farklı kılıyorum kendimi de geliştiriyorum aslında onların yanından geçerken onları izlerken onlarla konuşurken onlarda bulduğum anlam ve kendime yüklediğim kimlik birinden ötekine doğru bir ip ilmek ilmek de geçerken her şeyi derleyip toparlayan ruhum ve bedenim ama ben işyerinden çıkınca işten ayrılınca onlarda içimdeki cazibesini yitirir sanıyordum Ben tekrar ben olurum ve kendimi dinlerim. Bu benim kimliğim. Benim iş önlüğüm benim dikişim benim elbisem.Her zaman son sözün bana ait olduğunun fikri kendimin de biçim alması için ama geçmişin anıları dünden bu güne geçişi engelliyormuş işte. Gün be gün aynı yemeği tekrar tekrar ısıtıp ısıtıp yemek gibi ve her gün kendine aynı yemeği de ısmarlamak gibi bütünüyle onlarla bütünleşmiş bu hayatta tek başıma kendi başıma bir cümle dahi kuramamışım meğer. Kendime ait dayalı döşeli bir odam bir gönül otağım bile yokmuş benim. Her yerde evde odamda gönlümde bir mum beni ancak onlar aydınlatır. Benim kendime özel fırfırlı elbiseler dikmeme ve o elbiseler içinde dönmeme kendime bir kimlik yaratmak ve benim kendime dönmemde yine onların gözlerine sözlerine duruşlarına ihtiyacım var. Kendim ben olabilmem için. Başka insanların Ayşe’nin Fatma’nın Fadime’nin Hülya’nın gözlerine gözlemlerine ihtiyacım var. Bu yüzden ben tam anlamıyla kendim olamıyorum. Kendine özgün kız olamıyorum mesela Nil gibi. Bir de insanlar sadece yalnızken tek iken kendine özgün kendi kimliğini yansıtırlar. Başkalarının ışığını da yansıtmazlar ikilemde de kalmazlar. Ne kadar hayır ben başkalarının ışığını yansıtmıyorum ben ne isem oyum deseniz de mutlaka üzerinizde bir başkasının kalıntıları izleri duruşları hisleri vardır. Sözcükler kalemime biraz ağır vurgu yaparak çıktıysa birazda dünkü yazılarımdaki yorumlara bakın. Nasılmış bir başkasını eleştirisi bile benim yazılarımın ve sözlerimin ağırlığının üzerinde bir etki yaratıyormuş kullandığım sözcükleri değiştirebiliyormuş. Öyleyse bir başkasını eleştirmeden önce o yazıyı akıl süzgecinizden geçirerek ve Allah’ın düşünmüyor musunuz akıl erdiremiyor musunuz? Ayeti kerimesini ışığında okuyun düşünün ve öyle yorumlar yapın burada fiziki bir görüntü söz konusu değildir. Sadece kimlik arayışı ve benim kadının adı yok yazı serisinden bir yazı buraya aktardıklarım.


           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder