Oturmuşum
paketleme makinasının önüne keyifle seyrediyorum hayallerimi. Kutuya
doldurduğum paketlere bakarken nedense duyduğum büyük mutluluk bir evlilik bir
nişanlılık hayal ediyorum birden de evlenmeye ikna oluyorum. Hoşgörü sevgi,
itaat, güven evliliğin sağlamlığında bütün direkleri oluşturmuşum, evlilikle
uyuşmuşum evleneceğim kişiye bey efendi diyebileceğim veya efendi öyle de değer
biçmişim öyle de huzurluyum mutluyum hemen de bavulumu çeyizimi hazırlamış da
evden çıkacakmış gibi. Neden başınızı hep o kasvetli havanın içine tıkıyorsunuz?
İllaki evlilikler kötü mü olsun? Mutsuz boşanma ile sonuçlansın veya şiddet? Ne
yapsak ne yazsak yararı yok böyleleri de var çünkü ama ben şimdi evliliğin
arifesinde, evlenme düşüncesi içinde sanki parlak bir fikirmiş de gelmiş
kafamın içine yerleşmiş harika bir evlilik, harika mutlu bir yuva özlemi
içindeyim.
Bisküviyi
selefon sarıp sarmalarken o da çalışırken aklı, fikri düşüncesi de bu fikri
sarıp sarmalamış bu fikirle yuva yapmış hayal etmiş onunla işini ilerletmiş
onunla büyümüş irileşmiş. O hayali ile kendine evlilik törenleri yapmış onunla
kendi havasına girmiş sanki devasa bir rüya sanki kanatları var ruhunda ve
kanadının ucu da az biraz yanındakine dokunmuş güzel renkli bir hayal hepsini
etkilemiş, kızlar tek tipleşmiş çünkü her genç kızın rüyasıdır evlenmek ve tek
bir arzuları da varmış gibi o durağa varmak o mutluluğa kavuşmak.
Elbette sen de
evliliğe giden yolda birini bulacaksın insan sadece yalnızlıktan bekarlıktan
beslenemez. Evlilik sevgi sadakat güven ve fedakarlık ister. Evlilikte en güzel
örnek kendi anne ve babası en canlı örnek hala birbirlerine gülüm diye hitap
ediyorlar, birbirlerinin gözlerini içine bakınca adeta kanları yeniden ısınıyor.
Birbirlerine tekrar tekrar aşık oluyorlar. Birbirleriyle elli yıllık bir ömür
geçirmişler hayatlarını paylaşmışlar, her yeni çocuk beraberinde sorunlar
yumağı getirse de yeni bir mutluluk kaynağı her bir çocuk onların elinde onları
hayat bağlayan yaşam pınarları olmuş. Acaba kendisi de annesi ve babası gibi
elli yıllık bir evliliğe onu bekleyen hayallerinin ötesinde bir erkeğe böyle
bir bağla bağlanabileceğine söz verebilir mi? ''Zaman gösterecek,'' diyor. Kesin kuşak
farkı var. O da annesi gibi kanaatkar, sabırlı, rıza gösteren olursa, annesinin
üzerindeki elbise kendisininkinden çok farklı üstelik annesi sabırlı o sabırsız.
Annenin kaderi kızına çeyiz olur mu? Annesinin kaderinin iyi taraflarını kendi
üzerine işlenmesini diliyor.
Hayallerimin
duraksamasını ve o sarsıntılı kötü haberleri de duymak istemiyorum. Evleneceğim
kişi ile bütün gün ve gece karşılık oturup sohbet etmeyi konuşabilmeyi aramızda
oluşan bağın daha da kuvvetlenmesini ve kopmamasını istiyorum. Çünkü evlilikler
genellikle iletişimsizlikten birbirini anlamamaktan dinlememekten kopuyor.
Sevginin yerine nefretin sevgisizliğin egemen olduğu veya karşılıklı restleşme
rekabet ortamı hayırdır, ringe mi çıkıyoruz? İkimiz de ellerimizi dişlerimizi
sıkmış bekliyoruz. Hayır, hayır ben duyguları da hissetmek istemiyorum daha
farklı arzuların da olduğunu hissetmek. Hızla giden bir trende, ömürde hızla
tükeniyor tek bir şey arzuluyorum mutlu bir evlilik bir yuva yan yana oturmak
göz göze konuşmak ne hoştur. Bakın hayallerim gerçek oldu arzuma kavuştum.
Evlendim.
Henüz cicim
aylarında başka kapılardan giren kargaşa karmaşa, evde ilk söz dinleten benim
sözüm geçecek ağır basma isteği açıkça belli eden o sözü geçiren taraf olmak, sözü
geçen eş ama bunu da açıkça belli ediyor. Ama ben ilk söz geçirilen olmak hem
de evliliğin yükünü sırtlanmak istemiyorum. Evlilik teklifi ettiğin günden beri
ve evlendiğimiz günden beri ne değişti? Kimlik duygusunu tamamen kaybetmiş olan
ben ve benim her bir hücrem üzerinde söz geçirmeye baskı uygulamaya kalkan sen,
bir gün yemek yapılmadı diye birlikte mutfağa girip de yemek yapmak yerine
sofraya bir çelme takıp siniyi ters çeviren sen. Bir gün kapıyı geç açtım diye
kapıyı açar açmaz tokadı yiyen ben, bir
gün dişlerimi fırçalıyorken istediğin suyu zamanında önüne getirmedim diye
küfür yiyen ben. Her sözüne emme basma tulumba gibi ‘’evet veya hayır’’ diyerek
benden onay cümlesi bekleyen, benim olumsuz yorumlarıma tahammül gösteremeyen
sen. Karmakarışık işlerin düzensizliğin ağresif hareketlerin ve olur olmaz yerde
beni öteleyip aşağılayan sen. Şimdi ellerimi açıp sahip olduklarımı yere
bırakmak sadece burada işyerimde bana destek çıkan, kol kanat geren işimle
birlikte iş arkadaşlarımla birlikte hiçbir şeye katılmadan, hiçbir şey
arzulamadan, kıskanmadan, özenti duymadan, sadece işe gitmek işten gelmek,
servise binmek servisten inmek ve bazı yaşayanların olaylarını uzaktan
seyretmek istiyorum. Çünkü zihnim hala isabetli düşünemiyor. Ben isabetli
düşünemiyorum. Evlendim o tadı aldım evet kabul edildim birisi tarafından tamam,
tamam bitti, şimdi artık hiçbir şey istemiyorum.
Artık
sütten kesilmiş bir bebek gibiyim.
Demlenmiş demini almış dibe çökmüş bir çay gibi, derinlere gömülmüş gitmiş gibi. Aslında şöyle
de düşünüyorum, önümden gelip geçenlerin her zaman her yerde var olan olaylara
genel yaşama evliliğe ne kadar bağlı kaldıklarına ve insanların yazgısına
duyduğum merak. Evlilikte en güzel örnekler anne ve babalarımız eski evlilikler
zeki akıllı insanların eski püskü elbiseler fistanlar içinde ki çiftlerin bağlı
olduğu evlilikler, kesinlikle olmaz dedikleri elverişsiz bir durum onlar için yok
muydu? Vardı ve her sorunun mutlaka bir değil birden fazla çözüm yolları da
vardı.
Kadının
asansör kapısında kocasına bağrışını duyuyor musunuz? Tuhaf duraksamaları şu tarafa mı? Yoksa bu
tarafa mı? Yoksa öbür tarafa mı? Sonra eğosu ağır basar. Her biri kendi yoluna.
Çünkü her birinin de giderilmesi gereken ihtiyaçları vardır. Sanki randevuya mı
yetişeceksin ne bu acele nedir? Bu acınası acelecilik nedir mesele? Ya da
alışverişlerde bir kıyafet yüzünde dükkan dükkan gezmelerde basit bir satın
alma işi onca yıldır birlik içinde olan evlileri güzel insanları dahi
birbirinden ayırır.
Tekrar kendimi genel akışa bırakıyorum
zihnimin yüzeyinden geçenleri yansıtan soluk gri bir evlilik aklımın ucunda
geçmişi hatırlıyorum. Burnu kırılan gözlerinin rengi değişmiş sadece acil
durumlarda yol kenarlarında bekleyen polisleri, bir evde, bir kaldırımda, bir
kavşakta, bedenini korunma arzusunda olan kadınları kızları düşlüyorum. Onu
yakalayan korku durakta otobüste veya evinin önünde.
Yaşamakta
da ısrarcıyız.
Nedense
faturalar da hep kadınlara çıkıyor zaman hep kadınların aleyhine işliyor
Görünüşe
bakılırsa sonuçta yine evlilikler çöküyor boşanan ve boşanmak için nara atan
kadınların uğultusu mahkeme koridorlarını inletiyor. Bir o yana bir bu yana her
biri bir nedenle birbirinden farksız suratların geçişi geçmişin hayalleri ve bu
an, geçmişin bu zamandaki yeri nedir? Kendi içimde hapsettiğim duygular bu gün
bir olay gün yüzüne çıkarmışsa kötü giden evliliğin homurtusu küçük kavgalar
tartışmalar, her evde olabilir her çalışan kadının evinde her akşam yemek
olmayabilir. Bir aslan kükremesi mi
hayır bir hayvan kükremesiyle zamanın tekerleğini gıcırdatan ve beni geçmişe
gerileten biraz ilerlemek istiyordu oysaki o da iptal oldu. Kadın bedeni
aslında her daim çıplak her daim hedef sadece kıyafetlerimizle örtülmüşüz sadece
kaldırımlarda servis bekliyoruz. Kadınlarımız kemikli bel kemiği üzerinde duran
bir sessizlik sadece.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder