''Kaç
ay kaç yıl daha bu merdivenleri çıkacağız.'' Dedi Nurgül, hastalıkta sağlıkta
kışın karda yazın sıcağında daha kaç kez daha? Şimdi bir adım daha atıyoruz
merdivenlerde kimimiz bir günlük kimimiz bir aylık kimimiz bir yıllık, sürtüne
sürtüne de çıkıyoruz bu merdivenlerden. Ben yedinci yılıma merdiven dayamışım
arkadan gelen arkadaşlarım Meryem ile Katibe onlar da iki kardeş ve üç
yıllıklar. Ben basamakları tek tek
sayıyorum tam yirmi basamak var her basamağı bitirince de tamamlamış
olacağım. Her yıl biten bir basamağı
gönlümden gözümden ve aklımdan çıkartıyorum. Unutuyorum o yılları
yaşadıklarımı dahi aklımdan çıkartıyorum kendime yeniden format atıyor gibi
yeniliyorum yeniden başlatıyorum kendimi bunu kendimi yeni hissetmek için
yapıyorum. Geçmişim benden öç almadan zaman benden bir şeylerin kopardığının
intikamını almadan bu günden bu günkü hayatımdan güç alıyorum geçmişime yok
oldun geçmişte kaldın sen diyorum, bir de bol bol da dua ediyorum kendimi yeni
hissetmek adına. Fabrikada kalabalık bir ortamda çalışıyorum giysilerini
değiştirmek ve çalışmak, yemek, yemek
için çalışmak, sonra tatile gitmek sinemaya gitmek alışverişler etmek için
çalışmak .
Acele
etmemiz gerek öncelikle ben acele etmeliyim üzerimizdeki elbiseleri
çıkarmalıyım. Bak beyaz çorapların burada, yeni terliklerinde burada, saçlarına
taç yaptığın beyaz başörtün, o başörtüsünü başında tutturmak için de iğnelerin
maalesef iğne kullanmak yasaklandığı günden beri o başörtüsünü başında
durdurmak için saatlerini veriyor aynanın karşısında iğnesiz durmadan çözülen
başörtüsü dağılan boynuna dolanan o da daha gevşek bırakacak o da tam yerinde
duracak o zaman. Saçının tek bir teli dahi gözükmemeli,
Bak şimdi
de beyaz çoraplarımı giyiniyorum nasıl da kendinden emin fabrikada kendi işine
koyulmak sırf kendisine verilen rolü oynamak için. Çalışırken beyaz çorap giyen
kızlara da hayranım doğrusu bu tarzları hoşuma gidiyor terliklerinin ucundan
beyaz çoraplarını göstermeleri çünkü çok
kararlı bir başkaldırı farklı
olmak farklılığı seçmek ve farkındalık yaratmak aynı zaman çalışırken dahi beyaz
çorap giyinmek veya çalışmayı kafaya takmamak gibi de bir şey ben hem çalışır hem de tarzımı uygularım
demek gibi de bir şey beyaz çoraplar.
İş bitti demek
yani oyunu kazandım demek ve ben kendimi kazanmış sayıyorum evet sıra sizde
demek gibi de bir şey,
Benim yirmi
yılda o merdiven basamaklarını saymaktan bedenimin her noktası da koşmaktan ekmeğimi
kazanmaktan yoruldu törpülendi inceldi sanki kanım da eskisi gibi deli değil
belimde yerinde durmuyor sanki o da törpülenmiş kaburgalarım küt küt kütlerken
onlara da bir şeyler olmuş sanki ayak parmaklarım karıncalanıyor ayaklarımın
içindeki ince telden sinirler bir geriliyor bir yumuşuyor sanki bel fıtığı
başlangıcı diyorlar. Kafamın içinde bin bir hatıra öyle de berrak ki hepsi de
kafamın içinde dans ediyor hepsini de görüyorum. Ve ben yine hayaller kuruyorum
içimde bazı şeyleri kıpırdatmaya canlandırmaya çalışıyorum.
Her şey
mücadele her şey zafer. Ama bu iş kolu bizim üzerimizde iken bu kır topraklarda
tek başına bir iş kolu gibi uzanıp giderken fabrikalar siz de bize de bu güzel
oyunu oynamak düşer o oyun için seçilmiş birer işçi olmanın verdiği gururla ve
işe çağrılmış o işe gitmiş çalışmış ve o işten çıkmış olmanın verdiği bir
birikimle işte benim de çekiciliğim buradan geliyor. İşsizlerin kızların
çekiciliğine kapılan çevremde bir çiçek gibi çoğalan etrafına kokular salan o
çiçek gibi kokan giysisiyle gelip yaldızlı turuncu koltuğa yanıma oturan yanıma
gelen bana tekrar beni hatırlatan, ben olduğum için benim adımla seslenen o
sesi duymanın arzusu. Ve eski işçi ve yeni işçi yan yana oturarak sohbetler
ediyoruz.
Şimdi işçiler
çoğalıyor hepsi de şu kuzey tarafındaki bisküvi fabrikalarından geliyor.
Sanırım benim bedenimdeki yorgunluğumu belime vuran o sert damarı da onların
varlığı yumuşatıyor. Ve kalbim yavaşça süzülerek yeşil güverteye inen bir gemi
gibi demir atıyor. İş bitti son, artık hep birlikte çay demlemeli bisküvi yemeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder