8 Ocak 2018 Pazartesi

SEN ŞİMDİDEN GELECEĞİNİ GÖREMEZSİN

   Şimdilik seni rahatsız eden yok. Sesini çıkaran yok. Ama arada bir birilerinin sana sopasını göstermesi lazım. Hep uyuyorsun. Neden? Bu kadar çok şey olurken hayatta görülecek bunca şey de varken oysa sen uyuyorsun. Eskiden hayat sıkıcıydı hepimiz uykudaydık Aptalca gaflet halinde babalarımızın koyduğu adla kalır, onların bize bıraktığı evler de yaşardık. Annelerimiz de iki yaşına kadar çocuklarını emzirir onlara bakarlardı.  Genç kızlar dört duvar arasında büyür sonra oğlan anneleri oğullarına uygun kızlara bakarlardı.  Belki de zamanı gelince annenin kaderi kızına çeyiz olacaktı. Belki de annesinin gelinliğini giyinen kızlar onlarla evlenecek annesinin bebeklikten hazırladığı çeyiz sandığındakiler yetmiş iki parça yemek takımı, dantel vitrin takımı örtüleriyle, kendisine yeni evini düzecekti. Kim bilir yine hiç yerinden kımıldamamak üzere oraya yerleşecek çocukları olacak onları besleyip yıkayıp büyütecek sonra sessizce ölüp gidecekti. Bu ne şimdi gaflet uyuklama hali değil mi? Ama şimdi kendi gözlerimizle görüyoruz her şeyi gözlerimizde açıldı. Şimdi pek çoğumuzun da durumları iyi eskisi gibi bulaşık, çamaşır yıka soba yak derdi de yok, pek çoğu bunları kaygılanmıyor bile. Çünkü pek çoğunun evinde makineler var ve yine pek çoğunun kaygılanmasına da gerek kalmadı, çünkü hazır onların önlerine iş de geldi. Yerli malı kendi şehirlerinde kurulan fabrikalar yine hiç kımıldamadan kendi evlerinde kapı önlerinden servisler alıp götürüyor onları.  Yerli üretim halis muhlis bisküvi üretiyorlar. Onlar da bütün gün ve gece fabrika yollarında ayak tepiyor.  Pek çok ev kadını da bu işlere girip çalışmak için can atıyor çocukları yedirmek giydirmek yıkamak için lazım olan şeyleri de alabilmek için o tembellik gaflet hırkasını üzerilerinden çıkarmak kendilerince bir şeyler değiştirmek zamanı hızlandırmak için. Gelecek kaygıları, çünkü kendileri gibi vasıfsızlar fabrikalara girip çalışanlar ilerliyor kendilerine güzel günler hazırlamak adına çalışan kadınların oluşturdukları gruplar. Kadınların oturuşları kalkışları konuşmaları bile değişiyor. Ayrıca yalnız da değiller orada hep birlikte uykusuz da kalsan uyusan da bu yüzden yapman gereken şey bu ekmek savaşında girip çalışmak ve arada bir çocuğuna ekim yapmak, çocuğuna da sopayı göstermek (sopa derken onun her ihtiyacını karşılaman yerine sınırlamalar getirmek, ölçüler koymak) ekmek kazanmanın mücadelenin var olduğunu beynine sokmak, yoksa oturduğun yattığın yerde bir tas tuzlu çorbanın da dahi önüne gelmeyeceğini anlatman gerek.  O çocuğun ki ileride sana hak verecektir. Teşekkür edecektir. Senden ona kendisine daha iyi bir gelecek hazırlaması için bir nasihattir bu bazen sopayı göstermek. Bak şimdi onlarda işe gittiler o tembel çalışmayan uyuklayan gençler, yarın erkenden kalkabilmesi ve yola çıkması için şimdi sadece erkenden uyuması gerek. Şimdi de ‘’Senin gidip yatsan iyi olur.’’ Demen gerek. İki nesil arasındaki mesafe gittikçe daralıyordu.

        Sen çalışmıyor musun? Ben çalışıyorum bilmiyor musun?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder