Şimdilik
seni rahatsız eden yok. Sesini çıkaran yok. Ama arada bir birilerinin sana
sopasını göstermesi lazım. Hep uyuyorsun. Neden? Bu kadar çok şey olurken
hayatta görülecek bunca şey de varken oysa sen uyuyorsun. Eskiden hayat
sıkıcıydı hepimiz uykudaydık Aptalca gaflet halinde babalarımızın koyduğu adla kalır, onların bize bıraktığı evler de yaşardık. Annelerimiz de iki yaşına kadar
çocuklarını emzirir onlara bakarlardı.
Genç kızlar dört duvar arasında büyür sonra oğlan anneleri oğullarına
uygun kızlara bakarlardı. Belki de zamanı
gelince annenin kaderi kızına çeyiz olacaktı. Belki de annesinin gelinliğini
giyinen kızlar onlarla evlenecek annesinin bebeklikten hazırladığı çeyiz
sandığındakiler yetmiş iki parça yemek takımı, dantel vitrin takımı
örtüleriyle, kendisine yeni evini düzecekti. Kim bilir yine hiç yerinden kımıldamamak
üzere oraya yerleşecek çocukları olacak onları besleyip yıkayıp büyütecek sonra
sessizce ölüp gidecekti. Bu ne şimdi gaflet uyuklama hali değil mi? Ama şimdi
kendi gözlerimizle görüyoruz her şeyi gözlerimizde açıldı. Şimdi pek çoğumuzun
da durumları iyi eskisi gibi bulaşık, çamaşır yıka soba yak derdi de yok, pek
çoğu bunları kaygılanmıyor bile. Çünkü pek çoğunun evinde makineler var ve yine
pek çoğunun kaygılanmasına da gerek kalmadı, çünkü hazır onların önlerine iş de
geldi. Yerli malı kendi şehirlerinde kurulan fabrikalar yine hiç kımıldamadan
kendi evlerinde kapı önlerinden servisler alıp götürüyor onları. Yerli üretim halis muhlis bisküvi üretiyorlar.
Onlar da bütün gün ve gece fabrika yollarında ayak tepiyor. Pek çok ev kadını da bu işlere girip çalışmak
için can atıyor çocukları yedirmek giydirmek yıkamak için lazım olan şeyleri de
alabilmek için o tembellik gaflet hırkasını üzerilerinden çıkarmak kendilerince bir
şeyler değiştirmek zamanı hızlandırmak için. Gelecek kaygıları, çünkü kendileri
gibi vasıfsızlar fabrikalara girip çalışanlar ilerliyor kendilerine güzel
günler hazırlamak adına çalışan kadınların oluşturdukları gruplar. Kadınların oturuşları
kalkışları konuşmaları bile değişiyor. Ayrıca yalnız da değiller orada hep
birlikte uykusuz da kalsan uyusan da bu yüzden yapman gereken şey bu ekmek
savaşında girip çalışmak ve arada bir çocuğuna ekim yapmak, çocuğuna da sopayı
göstermek (sopa derken onun her ihtiyacını karşılaman yerine sınırlamalar
getirmek, ölçüler koymak) ekmek kazanmanın mücadelenin var olduğunu beynine
sokmak, yoksa oturduğun yattığın yerde bir tas tuzlu çorbanın da dahi önüne
gelmeyeceğini anlatman gerek. O çocuğun ki
ileride sana hak verecektir. Teşekkür edecektir. Senden ona kendisine daha iyi bir
gelecek hazırlaması için bir nasihattir bu bazen sopayı göstermek. Bak şimdi
onlarda işe gittiler o tembel çalışmayan uyuklayan gençler, yarın erkenden
kalkabilmesi ve yola çıkması için şimdi sadece erkenden uyuması gerek. Şimdi de
‘’Senin gidip yatsan iyi olur.’’ Demen gerek. İki nesil arasındaki mesafe gittikçe
daralıyordu.
Sen
çalışmıyor musun? Ben çalışıyorum bilmiyor musun?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder