Küçük yürekli çocuklar ayarsız
giden bir çocukluk çağında koşarlarken düşerlerken yapa yalnız duygularla ve
hayallerine de sırtlarını dönerek ayarsız giden geçimlerine ve gidişata bir dur
demek için bisküvi toplamaya gönderildiler. Aynı mahalleden üç beş küçük kız
çocuğu, yan yana evlerindeki ocağa çıra olmaya o ateşi tutuşturmaya rızalı imiş gibi gönderilen küçük kızlar,
Yapayalnızken.
İşte o kendine güvensiz kız işyerinde
takım ruhu ile çalıştığı arkadaşları arasında
kendine güveni kazanmış işini de öğrenmişti. Önce servislere doluşuyorduk sonra bir binanın içine doluşuyorduk. Bisküvi toplamaya gidiyorduk. Üzgün
ve kederli değil sevinçle gidiyorduk. Bir makinenin kızları grup halinde Selma,
Ayşe, Fadime, Sevim Gülhan ve ben bir gün önce işsizken garip iken şimdi aynı
yolda aynı işte ve kendime güvenle aynı yolun yolcularıyız. Altı kız çalışma ve
para kazanmaya ailelerimize yardıma ant içmiş kendilerine olan güven ve inançla
bisküvi yollarındayız.
Fabrikaya girmeden önce param yoktu
pulum yoktu. Çalıştım bir ay boyunca da yoktu. Bir ay sonra ama olacaktı. İşe gitmek için herkes için bir zaman vardır.
Bizim yaşımız küçük fakat işe gitmek için zamanı gelmişti. İşe gitmemiz
gerekiyordu bu ailelerimizin verdiği bir karardı.
Belki evin en büyük çocuğu olduğum için bedel ödüyordum belki de
fakirliğin bedelini bana ödetiyorlardı. Bir de neden ben? Neden? Diye sorsaydım
üstüne bir de azar işitirdim, o yüzden sormadım. Gitmem işe gitmem gerekti
gittim. On üç yaşımı bile sorgulamadan gittim.
On üç yaş yeterli mi çalışmak için
yeterliymiş. Sormak bile anlamsızmış.
Sen de servise bin ve işe git ve çikolata bisküvi yemenin tadını çıkar.
O coşkuyla ne var bisküvi fabrikaları hemen şuracıkta yanı başımızda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder