15 Ocak 2018 Pazartesi

FLOWPACK HIZLI

  Flowpack makinesi o kadar hızlı çalışıyor işler o kadar hızlı ilerliyordu ki her çalışanın elleri yüzleri birbirine karışmış sesleri yorgunluktan zar zor çıkıyordu paletlerde kutulu mallar yükseldiğinde hemen ardından yeni konulan paletler ve o anda kızların işi nasıl çevirdikleri nasılda döndürdüklerini de görürdünüz. Tabana kuvvet horoz gibi öten biraz daha bağıran gergin öne eğilip çalışan malın önünü tutup aşağıya dökülmesini engelleyen kızlar genellikle kızlar kızlarımıza çok düşüyordu işin içine makine hızı girdiğinde makinenin hızını durdurmak ne de kızlarımızın ellerini durdurmak isteyen bir iş akışı sanki hepimiz bu hız seline kapılmış gidiyorduk.
        Fabrikada işler işte böylede hızlı ilerliyordu. Selda veya Çiğdem bu kızları makinenin beslemesinde gördüğünde seslerini duyduğunda kokularını aldığında operatörün hızla onlara doğru yönelmesi sanki onlar olmazsa olmazmış gibi makinenin hızını sadece o iki kız kesebilirmiş gibi bu bir inanç inanmak güvenmek biraz daha yaşlıca biri veya Günay,  Funda o işi yapmaya talip olsa ustaları hemen o kişileri beslemenin önünden çekiyor diğerlerini yerleştiriyordu. Çünkü gün uzundu sabaha veya akşama kadar aynı işin üzerinde durabilmek iş bitimini de görebilmek gerekti. İş bitiminde sarı renk almış sarkmış kalmış yayılmış kızlar ama yine o bildik o hızın karşında işlerini ilerletiyorlardı. Narin pembe canlar hepsi de yorulmuş durgun durgun bakıyordu.  Makinenin fırının hızına karışan tozlarla kokuyu üzerilerinde taşıyan çamaşır ipinde sallanan çamaşırlar gibi sallanan burnu havaya kalkık gözler makine bisküvinin izinde kızlar. Ne telaş ne kaygı iş hızlı hızlı ilerlerken onlar göre de tıkır tıkır ağır ağır ilerliyordu. Çünkü kızlar ustalaşmıştı. O pastalar ırmaktan akar gibi ilerlerken o kızlar şarkı söylüyorlardı kadınlar ince sesleriyle birbirleriyle konuşuyorlardı gülüşüyorlardı.
        Şimdi söyleyin iş mi onların üstüne egemen? Onlar mı işe egemen? İşçi kızlar da tıpkı eskiler gibi o köprüyü geçmeye çalışırken kılıçlarını kuşanmışlar işi göğüslemeye hazır kalabalıktan güç alarak birbirlerinin ellerine de vurup ses çıkartıyorlardı. Birden bire olan bir şey de değildi. Bisküviyi elinde tutmaya başladığı günden beri gelişen süreç var gücüyle işine de hakim. İşi ile başa çıkmıştı bir günlük de değil her gün çalıştığı rutin işlere dönüşmüş, sararmış yüzünde ince bir ter izi var yorgunluktan ağzı da açılmış, geri geriye döndü ve tekrar arkadaşlarına da gaz vererek ‘’Bugün rekor mal çıkardık.’’ Diye de haykırdı.  Arkadaşları birbirlerinin yüzlerine baktı her biri de sabah sabah yorgunluktan bir yanları çarpılmış gibi halbuki o kızların kilolarını sorarsan elli, boylarını sorarsan bir metre atmış santim bile yoktu. Aslında çalışan ile çalışmayan arasında aç ile tok arasında bunu uzatabiliriz yaşamın her zıtlığında gidiş gelişleri arasındaki mesafeyi yeter ki sen çalışmaya azmet, ne boyun ne kilonun bir önemi yoktu.  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder