4 Nisan 2018 Çarşamba

PETİBÖR

   Bisküvi de kendini ispatlamış bir çeşittir. Diğerlerinin arasından çıkmıştır fakat halk onu yükseltmiştir.  Küçük şeylerden mutlu olan herkese, büyük bir hayranlık duyacağı eskilerden kalma bir damak tadı. Ağızda bıraktığı etki ona geçmişini de hatırlatır. Hayatını mana ve anlamını küçük şeylermiş gibi yiyeni de coşturur. Ağzını bir açıp kapayana kadar bitiveren bir tane değil bir yığın gibi bir araya gelen ve kendileriyle ilgilenecek, alacak ve tadacak meraklılarını bekler. 


   Kalabalıklaşınca kaba büyük bir pakete bürünen ve yine eskileri de hatırlatan eski bir anı defterinin yaprakları gibidir her biri, her bir adedi. Tek tek değil toplu olarak da satıldığı için birbirlerine ilettikleri kokuları toz zerrecikleri o poşetin içinde değersiz kalmış fakat yine yiyen kişi onları da israf etmeyecek diliyle yalayacak ve paketin içini parlatacak. O tadın etkisiyle de kendini parlatacak. Tertemiz pırıl pırıl bir iç huzur kendini de temizlemiş olacak. Öyleyse bu tat geçmişten günümüze de geldiğine göre uzun yıllarda gönüllerde taht kurduğuna göre o bir halk kahramanı. Evet o bir kahraman.  Bir zamanlar Anadolu’nun bağrından çıkmıştır. İnsanların damağında o zamandan bu zamana kadar o duyguyu tat alma hissetme haz alma duygusunu da insanların dilleri ve damaklarından o küçücük şey çıkarmıştır. 
        Şimdiki tat ve lezzetlerin başlangıç noktası da bu çeşittir. Üreticileri onun geçmişiyle bu günü bir araya getirmiştir. Esasında üreticiler her iki nesli de birleştirmek için onun üzerinde çalışma yapma gereği de duymamışlardır. Tadan kişi zaten birden bire ister eski ister yeni nesil nasıl olsa müzikli bir tutku gibi bir takım hımm hımm şeklinde sesler çıkartarak buluşmuştur. Birbirlerininkine benzeyen hırıldama ve mırıldanmalarla masal ülkelerinin o renkli prens ve prensesleri. Hüzünlü anıları da daha tatlı yeni çağın bu günün melodilerini de dilleri söylemeye başlamıştır. O tat da halkın gönlünde yer almaya devam etmiştir.












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder