Her
bir öğrenci köşede bekliyordu. Ders sona erdiğinde böylede kısıtlı bir bütçeyle
böylede bir ruh durumunda kendisi de açlığını yatıştıracak kendini geliştirecek
iyileştirecek bir tat bekliyordu. Bereket ki kimya sınavında arkadaşına
yardım ettiğinden küçük bir ödülü hak edecek kadar bir beklentisi de vardı. Tam
da beklentisini söylemek üzere iken arkadaşı elinde o çok sevdiği tat ile ona
yaklaştı. Kendisine verdiği yardımı ödüllendirmek için almıştı. Tam da onun
aklından geçirdiği şey. Şimdi her ikisi de açlıklarını giderebilirdi. Birkaç
dakika sonra açlıkları yatıştığında da o akıllarında biriken şeyleri
konuşacaklar daha doğal olup bütün konuları daha rahat birbirlerine
anlatacaklar.
O ise hala bütün bunları nasıl konuşabildiğini düşünüyordu. Sevdiği
kıza başka kızların eleştirdiği yönlerini umulmadık bir şekilde anlatıyordu. Konuşmanın
türünü dahi değiştiren o yedikleri tadın içinde de saklı olan küçük incelik ne
idi? Öyle de şaşılacak şey ki dairesel küçücük ki onun içeriği hakkında
konuşmalar da doğal olarak niteliğinden ortaya çıkıyordu. Kendi kendine doğal
olarak ortaya çıkan dilini sürükleyen, dilindeki akıntı o tadın hızı ile
utanılacak konulardan bile o tatla kendi hızını da yarıştırır gibi dili de bir
akıntıya kapılmış sürükleniyordu.
Elinde de
kalan son tane dilinde de bin tane gibi. O elindeki son poşeti de kızlar gibi ince
ince tane tane soyup yedikten sonra en son taneye gelmişti. Her birini de tane
tane ağzının içine boşaltırken o zihninde canlandırdığı şeyler de aklına gelen
şeyleri de bir bir boşaltıyordu. Her birini tıpkı poşetin içindekileri ağzının
içine de döker gibi döküyordu. Bu tablo
o ve elindeki tat ve onun dilinin çözülüşü birbirinden uzakmış gibi önemsiz bir
şey miydi? Hayır o ikisi bir araya gelince bir bütün gibi, sen de dene. Ne
yapmak istiyorsan yap. Yapacağın şey tam da aklından geçen şey ne ise? Her biri
dişlerin ile dilin arasında dağılsın ufalansın ezilsin parçalansın yok olsun havada
savrulsun o kelimeler onunla birlikte bir bir dağılsın.
Öğle
arası da bitti. Her biri de sınıflara dağıldı. Yediği o tadın damağına verdiği
lezzet ve o lezzetin doruğunda onun dilinin dışarı fırlattıkları. Acaba o
yediği bisküvinin kremasının içinde gizli olan şey mi ona söyleyemeyeceği
şeyleri dahi söyletmişti?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder