7 Nisan 2018 Cumartesi

DİLİNİ KONUŞTURAN TAT


Her bir öğrenci köşede bekliyordu. Ders sona erdiğinde böylede kısıtlı bir bütçeyle böylede bir ruh durumunda kendisi de açlığını yatıştıracak kendini geliştirecek iyileştirecek bir tat bekliyordu. Bereket ki kimya sınavında arkadaşına yardım ettiğinden küçük bir ödülü hak edecek kadar bir beklentisi de vardı. Tam da beklentisini söylemek üzere iken arkadaşı elinde o çok sevdiği tat ile ona yaklaştı. Kendisine verdiği yardımı ödüllendirmek için almıştı. Tam da onun aklından geçirdiği şey. Şimdi her ikisi de açlıklarını giderebilirdi. Birkaç dakika sonra açlıkları yatıştığında da o akıllarında biriken şeyleri konuşacaklar daha doğal olup bütün konuları daha rahat birbirlerine anlatacaklar. 
O ise hala bütün bunları nasıl konuşabildiğini düşünüyordu. Sevdiği kıza başka kızların eleştirdiği yönlerini umulmadık bir şekilde anlatıyordu. Konuşmanın türünü dahi değiştiren o yedikleri tadın içinde de saklı olan küçük incelik ne idi? Öyle de şaşılacak şey ki dairesel küçücük ki onun içeriği hakkında konuşmalar da doğal olarak niteliğinden ortaya çıkıyordu. Kendi kendine doğal olarak ortaya çıkan dilini sürükleyen, dilindeki akıntı o tadın hızı ile utanılacak konulardan bile o tatla kendi hızını da yarıştırır gibi dili de bir akıntıya kapılmış sürükleniyordu.
    Elinde de kalan son tane dilinde de bin tane gibi. O elindeki son poşeti de kızlar gibi ince ince tane tane soyup yedikten sonra en son taneye gelmişti. Her birini de tane tane ağzının içine boşaltırken o zihninde canlandırdığı şeyler de aklına gelen şeyleri de bir bir boşaltıyordu. Her birini tıpkı poşetin içindekileri ağzının içine de döker gibi döküyordu.  Bu tablo o ve elindeki tat ve onun dilinin çözülüşü birbirinden uzakmış gibi önemsiz bir şey miydi? Hayır o ikisi bir araya gelince bir bütün gibi, sen de dene. Ne yapmak istiyorsan yap. Yapacağın şey tam da aklından geçen şey ne ise? Her biri dişlerin ile dilin arasında dağılsın ufalansın ezilsin parçalansın yok olsun havada savrulsun o kelimeler onunla birlikte bir bir dağılsın.
          Öğle arası da bitti. Her biri de sınıflara dağıldı. Yediği o tadın damağına verdiği lezzet ve o lezzetin doruğunda onun dilinin dışarı fırlattıkları. Acaba o yediği bisküvinin kremasının içinde gizli olan şey mi ona söyleyemeyeceği şeyleri dahi söyletmişti? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder