O
sıklıkla yediğimiz damağımızda buluşturduğumuz tat. Hiç bir şey olmuyor mu? Sadece
sessizlik öyle mi? O tat damağından geçerken midene inerken hiçbir duygu
gelmiyor mu? Gözünün önüne bir hayal hiç kimse görün mü yor mu? Oysa o tat
tropikal ormanlardan kakao ağacının yaprakları arasından kopup gelen bir tat.
Fakat yiyen kişiyi sessizleştiriyor. Onun duygularını harekete geçirmiyordu.
Bir bakıma bu da üreticiler için bir işaretti. Onların gözünden kaçan içine
duygu katılmamış bunu da işaret ediyordu. O tat dil ve dişleri arasında
dönerken boğaz deliğinden bir nehir gibi akıp ilerlerken onu alıp sürükleyip
başka diyarlara da götürmediyse. Bakın onu yiyenin tam çaprazında bir kız
çocuğu duruyordu. O kız elinde bir başka tat taşıyordu. O tat o kızı nasıl da
kıvama getiriyordu. O tat kız ve hazzın son noktası nasılda üçü bir arada
buluşuyordu. Genç kız onu ağzına aldı dili ve damağı ile buluşturdu. Şimdi hep
birlikte bir akıntıda sürükleniyormuş gibi tıpkı başka bir kayığa da binmiş
gibi öyle de sürüklendi kızın boğazından
kayıp gitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder