Çalışma neşesi soldu. Eskisi gibi işine iştahı da
kalmadı. Oysa daha çok gençti. Gençlik meşalesini hala elinde tutuyor lakin
çalışmaya yanaşmıyordu. Dışarı hayatı yaz geceleri eğlence şenlikler şehri
geceleri aydınlatan göz alıcı ışıkların parıltısı onun çalışma şevkini gölgeliyordu.
Önünden büzülmüş uykusuz sendeleyerek geçen öbek
öbek işçi kızları da gördükçe sanki kendisi de onlardan ayrı bir parça ayrı bir
yolda imiş gibi öyle de ayrı gördü
onları da kendine. O çalışma isteğinden hiçbir şey kalmadı. Kendisi de cep
delik kuru sarı bir yaprağı andırıyordu. Her şey bir şeylere dönüşüyor değişiyor lakin kendi hayrına hiçbir gelişme
de olmuyordu. Yine işçi servisi yaklaşıyor onun içi allak bullak bin bir şekle
dönüşüyor. O içinden derinden vurulmuş gibi o içinden gelen sesler onda önce kükremeye
sonra da öfkeye isyana dönüşüyordu. Sonra durakta yanı başındaki arkadaşlarının
havaya doğru attığı kahkahalar da tekrar onun havasını ikiye bölüyordu. Kendi
içindeki haykırışları da onu ikiye bölüyor nihayet bölündükçe birbirlerinden
kopan ayrılan parçalara oluşuyordu. Kızlar seğirterek servise doğru kaçarlarken
kendisi de o ışıklı gecenin halkaları arasında yaz gecesinde kalmak istiyordu.
Onu canlı orada tutan gerçekler vardı. Cep delik cepken delik. Beklentileri
vardı ağzı açık bekleyenler için. O da çiçek gibi açılan kızların arasına
girdi. Onlarla birlikte yükselmeye başladı. Bir yığın işçi kızlar kız ordusu
arasında o da kendine bir yer edinmeye çalıştı. Hemen sonrası da her şey
yeniden o eski düzenine döndü onun havası da bir karanlık bir aydınlık o da her
iki havası arasında boğuldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder