''Uyu,'' diyorum kendi kendime gözlerin
göz çukurların içinde yan yatmış, uyu artık. Hala çömelmiş beklemelerdesin ''Uyu'' diyorum, kendi kendime uyu. Akşamdan sabaha
kadar aynı önlükle aynı terlikle ayaklarını da birbirine vura vura ayakta
dikildin, ''Uyu artık'' diyorum, uyu kendi kendime, odanın içinde berduş gibi
dolanmaktan, odadan odaya toz bezleri gibi dolanmaktan bıkmadın mı? ''Uyu artık
uyu'' diyorum uyu. Bak kuş tüyü yorganın yatağın seni bekliyor, senin o sıska vücudunu
sıvazlayarak örtmeyi hayatın senin
üzerindeki darbelerinin izlerini de gizleyerek örtmek için seni bekliyorlar, ''Uyu
artık uyu.''
Bak uyursan hayatın seni şimşek gibi delip
geçmesine de mani olacaksın. Bedenin içindeki o küçük çocuk ağlamayacak onu da uyutacaksın.
Bir yuva sıcaklığı haline getirdiğin sen yorgan ve yatak hep birlikte, uyu
artık uyu. Pencereden bir haber bekler
gibi kuşun cama vurmasını bekliyorsun. Bak gözlerin kapandığında rüyan onu da
sana gösterecek o gözlerinle görmek istediğin şeyleri de bedenin burada olacak
ve ruhun dışarılarda gezinecek sana her türlü haberler, ganimetlerle geri dönecek. Bedenin hala burada ayakların yatağın içinde olduğu halde. Sahip olduğun şeyler
de çoğalacak, uyu haydi uyu sende. Bak arkadaşların çoktan uykuya daldı sen de
onlarla birlikte akşam tekrar işe gideceksiniz. Onlarla birlikte gri önlükler
giyeceksin onların yanında gözlerinin altı mor mor üstelik yorgun yorgun olmak
istemezsin herhalde o halde uyu lütfen, hemen uyu. Gece olsaydı gece gece yıldızları seyredip
uykuya dalması güzel olurdu belki ama şimdi gündüz gündüz, gündüzü gece yapmak
mümkün olsa keşke. Gözleri uykusuzluktan yanıp kavruluyor midesi de ekşimiş
yanıyor. Kendini serin tutmalısın bu yüzden de hemen uyumalısın, haydi uykuya.
''Uyu'' diyorum uyu bak çaydanlığın fokurtusu sobanın cızırtısı sana ninni
gibi gelsin haydi soluğunu yavaşlat kendini uykuya yoğunlaştır. Ağzın fosur
fosur sigara içerken hayat damarlarını doldurduğun o pis zehirde senin
ciğerlerini dolduruyor tüm bedenine de yayılıyor. Haydi uyu uykuya. Böylece de
yatağın içine doğru itekleniyorum geceden kalma gündüz ve kocamın bedeni de üzerimden
geçerken yeter artık yeter
doğanın kanununu da yerine getirdin uyu artık uyu diyorum. Ama daha fazlasını da
istiyorum hayatımda bir çocuk istiyorum. Neden bir çocuğum yok? Diye de bir
çocuk onu da avutabileceğim ninniler söyleyip başucunda uyutabileceğim. Neden
beni yatağımın yanında bir beşik yok? Neden? Mutlaka olmalı olgunlaşmış yaşım
evliliğime bir meyve vermeli, pırıl pırıl evim ocağım onunla neşelenmeli, bereketlenmeli. Fırtınada savrulan bir yaprak gibiyim kah orada kah burada uykusuzluğum
da bu yüzden uykuya dalamayışım eksik kalan yanım, gözyaşlarımla yorganımı
yastığımı ıslatıyorum sanki iğnenin içinden geçirilen iplik gibi ağlamaktan
boğuluyorum. Gel uykum gel artık bu doluluğumu benden al, gel uykum gel, bunu
da istiyorum. Uykum gelsin ve benim üzerimdeki bu ağırlığımı da alsın. Gözlerim
alev alev yanıyor uyku gözlerimdeki alevi tutuşturuyor gözlerim kapanıyor
rüyamda beyaz bir zarf görüyorum içindeki kağıtta da ‘’Sınavı kazandın Rabbin
seni bir çocukla müjdeledi yazıyor.’’ Bu sesi duyar duymaz uyanıyorum. Kesik
kesik ağıtlar sevinçler, ‘’Oldu oldu dualarım kabul oldu diyorum’’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder