20 Mayıs 2018 Pazar

DİŞİMİN GOVUĞU


        Bu işe de bir çare bulmak lazım işimiz zor. İşimiz insanlara damak tadında yiyecek sunmak  gerçi insanlara damak tadını uyaracak uyandıracak o kadar  çok çeşit  var ki.   ''Var de'' iyisi var kötüsü var. Bir kez tattınız mı? Sevmediniz mi? Beğenmediniz mi? Bir daha dönüp  almazsınız. Neden? Alternatif ürün çok da ondan insanın canı hangi tadı isterse hangi tadı severse canı isterse veriyor parayı alabiliyor. 



      Örneğin bir kişi 80 gram bir çikolataya iki buçuk lira verebilir.  İlk defa tatmak için. İkincisinde de biraz düşünebilir.  Üçüncüsünde de kendisini damak tadının isteğine boyun eğer ve kendini o tadın cazibesine teslim eder.  Damak tadı için durum bu, daha yukarısını verip almak ta var hele bir de albenisi varsa ''al beni al beni,'' diyorsa şöyle etkileyici bir isim göz alıcı bir selefon çabucak modası geçmeyen bir tat için yoksa bu kadar çaba emek neye yarar? 


    Söz gelimi Türkçe de dişinin govuğu denilen bir yer var oraya değmeli yediği şey damağına dokunmalı kendisiyle ilgili üç beş söz söyletmeli  ama yenip de poşeti bir kenara atılınca o tat da unutulunca hani işte yok oldu. 

       Müşteri yenilik ister çeşit ister müşteri aynı malı dönüp bir daha almak ister. O malı terekte görmek ister.

         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder